Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Mahkemenin 03.12.2013 tarihli kararı ile mala zarar verme suçuna yönelik olarak sanık hakkında doğrudan verdiği 2.000 TL adli para cezasının, Dairemizin 29.02.2016 tarihli ilamı ile kesin nitelikte olması sebebiyle sanığın temyiz isteminin reddine karar verilmesinin ardından yapılan yargılama sonucunda mala zarar verme suçuna yönelik olarak yeniden kurulan 19.09.2017 tarihli kararın yok hükmünde olduğu kabul edilerek, hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarına hasren yapılan temyiz isteminin incelenmesinde; Sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCK"nın 493/1-son, 102/3, 104/2. maddeleri ile 5237 sayılı TCK"nın aynı suça uyan 142/1-b, 116/2, 119/1-c, 66/1-e, 67/4. maddelerinin ayrı ayrı ve bir bütün olarak uygulanması sonucu, anılan Kanunun 7/2, 5252 sayılı Kanunun 9/3. maddeleri ışığında zamanaşımı bakımından 5237 sayılı Kanun hükümlerinin sanık yararına olması ve aynı Kanunun 66/1-e, 67/4. maddelerinde belirtilen 12 yıllık genel dava zamanaşımının, suç tarihi olan 12.03.2005 tarihinden mahkemenin karar tarihi olan 19.09.2017 tarihine kadar geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."nın temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddesi uyarınca sanık hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 11.04.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.