1. Hukuk Dairesi 2015/5293 E. , 2017/3354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... ve dahili davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..." in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava; ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1112 parsel sayılı taşınmazda davacılar ve davalılardan ..."ın elbirliği ile malik oldukları, diğer davalı ..."ın davalı ..."ın eşi olduğu ve ... sağ olduğu için ..."ın mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak dava konusu yeri özel otopark olarak işlettiği anlaşılmaktadır. Ecrimisil isteğiyle açılan eldeki davada, davalıların kiracılık savunmasında bulunup; çekişmeli taşınmazın davalı ... ve davacıların da aralarında bulunduğu tüm mirasçılar tarafından kiraya verildiğini belirtip davaya karşı çıktıkları görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki; çekişmeli taşınmaz elbirliği mülkiyetine tabi olduğuna göre Türk Medeni Kanununun 702/2. maddesi hükmü gereğince geçerli bir kira aktinin varlığının kabul edilebilmesi için ortakların oybirliği ile karar vermeleri gerekir. Diğer bir anlatımla, paydaşların bir yada bir kaçı tarafından yapılan kira sözleşmesine hukuki değer verilemez.
Nitekim, davalıların dayandığı kira sözleşmesinde; tüm paydaşlar yer almadığı gibi sözleşmeye sonradan icazet de verilmemiştir. Bu itibarla, tüm paydaşların katılımı ile gerçekleştirilmeyen kira sözleşmesine değer verilemeyeceği ve davalı ..."ın kiracı olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı açıktır.
Öyleyse; açılan davada, mahkemece, geçerli bir kira sözleşmesinin bulunmadığı ve dolayısıyla davalı ..."ın çekişmeli taşınmazdaki tasarrufunun haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığı gözetilerek ecrimisile karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı ... ve dahili davalıların diğer temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.
Davalı ... ve dahili davalıların öteki temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zaman aşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Öte yandan, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, eğer arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Ne var ki, mahkemece, hükme elverişli olacak nitelikte bir inceleme, irdeleme ve araştırma yapıldığı söylenemez. Nitekim, yapılan keşif sonucu düzenlenen 15.11.2012 havale tarihli inşaat bilirkişi raporunda, hesaplanan ecrimisil bedeli 10.411,00.-TL olduğu halde, 02.05.2013 tarihli mülk bilirkişi raporunda ecrimisil miktarının 14.918,00.-TL olarak belirlendiği, dolayısıyla anılan raporların kendi içinde çelişkili olduğu ve bu çelişki giderilmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, sözü edilen her iki bilirkişi raporunda da, taşınmazların dava konusu ilk dönemdeki ecrimisil miktarının belirlenip sonraki dönemler için ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle ecrimisil hesaplaması yapılması gerekirken, dava tarihine en yakın dönemin ecrimisili belirlenerek geriye gidilerek hesaplama yapılmış olması doğru değildir.
Bunun yanında; davalının taşınmazı 15.11.2005 tarihinden itibaren kullanmaya başladığı dosya kapsamıyla sabit olduğu halde, bu tarihten önceki 10.06.2005 tarihinden başlayan dönemi de içerir şekilde ecrimisil saptanmış olması yerinde görülmediği gibi haksız fiil benzeri olan ecrimisil davasında mahkemece hükmedilen ecrimisil alacağına yasal faiz yerine reeskont faizine hükmedilmesi de isabetsizdir.
Ayrıca, davalı ..."ın yargılama sırasında öldüğü, geriye mirasçıları olarak davalı eşi ... ile çocukları ... ve ..."ün kaldığı,adı geçenlerin davaya dahil edildiği ve ..."ün 19.11.2009 tarihinde davalı babası ..."ın mirasını reddettiği görülmektedir.Bu durumda,bilirkişilerce,mirası reddeden ..."ü de kapsar biçimde ecrimisil hesaplanması ve bu doğrultuda mahkemece ..."ün ecrimisille sorumlu tutulması doğru değildir.
Hal böyle olunca, mahallinde keşif yapılarak uzman bilirkişilerden ecrimisil hususunda yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda bilimsel verilere uygun, denetime elverişli şekilde ecrimisil hesabı konusunda rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile çelişkili raporlara itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalı ... ve dahili davalıların temyiz itirazı değinilen yönlerden yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.