Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/835
Karar No: 2016/311

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/835 Esas 2016/311 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Sanık, elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan yargılanmaktadır. Yargıtay 2. Ceza Dairesi, sanığın kurum zararını ödemesi halinde ceza verilmemesi kararı verilebileceğine karar vermiştir. Ancak yerel mahkeme sanığın abonesiz olarak zati sayaçtan elektrik kullanmasının kaçak elektrik kullanmak suçunu oluşturmadığına karar vererek beraat kararı vermiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, direnme hükmünün sanığın beyanı alınmadan verilmesinin savunma hakkını kısıtladığı gerekçesiyle kararı bozma istemiş ve Ceza Genel Kurulu da bu görüşe katılarak kararın bozulmasına karar vermiştir.
Kanun Maddeleri:
- 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkındaki Kanun’un geçici 2. maddesi
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 163 ve 168. maddeleri
- 1412 sayılı Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu'nun 326/2. ve 3. maddeleri
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 307/2
Ceza Genel Kurulu         2015/835 E.  ,  2016/311 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Günü : 19.06.2015
    Sayısı : 593-337

    Elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan sanık ..."in beraatine ilişkin, İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.04.2013 gün ve 142-349 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 12.11.2014 gün ve 10703-26662 sayı ile;
    “02.07.2012 tarihinde kabul edilip 28344 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkındaki Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. ve 2. fıkrası hükümleri birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde "yapılan değişiklikle amaçlananın bu kapsam dâhilindeki suçlar bakımından kurum zararının ödenmesi halinde, olayın sanık ya da sanıkları hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilerek işin esasına girilmesinin önlenmesi" olduğundan, katılan kurumun vergisiz ve cezasız olarak normal tarifeye göre gerçek zararının bilirkişiye hesaplattırılması, "6352 sayılı Yasa"nın geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca belirlenen süre içinde bilirkişi tarafından hesaplanan zararı tamamen tazmin etmesi halinde hakkında cezaya hükmolunmayacağı" hususunda sanığa bildirimde bulunulması, ödeme yapabilmesi için makul bir süre verilmesi, ödemeye yanaşmaması halinde, sanığın suç işlemek kastı ile hareket edip etmediğinin belirlenmesi ve bunun için de, hangi tarihten itibaren sayacı kullandığının, kurulu güç ile abone olmadan taktırdığı sayacın gösterdiği tüketim miktarı arasında orantısızlık bulunup bulunmadığının saptanması gerekir.
    Tutanağın düzenlendiği tarihte evde kiracının oturduğunu iddia eden sanıktan, varsa kira sözleşmesinin onaylı bir örneğinin alınması, kolluk araştırma tutanağında sanığın 20 yıldır tutanağa konu olan evde oturduğu belirtildiğine göre bu hususun sanıktan sorulması, ne zamandan beri kurumda kaydı bulunmayan sayacın suça konu evde kullanıldığının kesin olarak saptanması, kayıtlı olmayan sayacın kullanıldığı süreye ve evdeki kurulu güce göre kaçak elektrik tespit tutanağında belirtilen endeks değerinin uyumlu olup olmadığı konusunda keşif yapılarak bilirkişi raporu alınması, sonucuna göre sanığın karşılıksız yararlanma kastı ile hareket edip etmediğinin değerlendirilmesi gerekirken, kurumun zararını tazmin edebilmesi için sanığa usulüne uygun bir bildirim yapılmadan, kayıtsız sayacın ne zamandan beri kullanıldığı hususu araştırılmadan ve kuruma kaydı bulunmayan sayacın kullanıcısı tarafından istenildiği zaman değiştirilmesinin mümkün olduğu da gözetilmeden eksik araştırmaya dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel mahkeme ise 19.06.2015 gün ve 593-337 sayı ile;
    "Sanık hakkında kaçak elektrik kullandığı iddiasıyla elektrik hırsızlığı suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de, sanığın eyleminin abonesiz olarak zati sayaçtan elektrik kullanmak olduğu, sanığın kullanmış olduğu elektriğin zati sayaçta tam ve eksiksiz olarak gözüktüğü, sanığın sayaca herhangi bir şekilde müdahalede bulunmadığı ve bu nedenle herhangi bir kaçak kullanımının söz konusu olmadığı, sadece abonesiz olarak elektrik kullanıldığı, bu durumun ise Ceza Genel Kurulu kararları da göz önüne alındığında elektrik hırsızlığı suçunu oluşturmadığı ve hukuki ihtilaf niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Yargılama sırasında yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 83. maddesi ile 5237 sayılı Kanunun 163. maddesine "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur" hükmü eklenmiş ve 84. madde ile 5237 sayılı Kanunun 168. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "ve karşılıksız yararlanma" ibaresi madde metninden çıkarılmış ve "Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir" hükmü getirilmiştir.
    6352 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı TCK"nun 163 ve 168. maddelerinin sanık hakkında uygulanması için sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olması ve bu halde sanık lehine olan hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Oysa ki somut olayda Mahkememizce sanığın üzerine atılı hırsızlık suçunun oluşmadığı yani sanığın üzerine atılı suçu işlemediği kanaatine varılarak atılı suçtan beraatine karar verilmesi yoluna gidilmiş olup, beraat kararının ise sanık lehine olduğu" gerekçesiyle direnerek sanığın önceki hükümdeki gibi beraatine karar vermiştir.
    Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.10.2015 gün ve 307010 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkeme hükmünün eksik araştırmaya dayalı olarak verilip verilmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme hükmü verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Yerel mahkemece, bozmadan sonra yapılan yargılamada sanığa duruşma gününün tebliğ edildiği ancak sanığın duruşmaya katılmadığı, bu şekilde aleyhine olan bozma kararına karşı sanıktan diyecekleri sorulmadan önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
    Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi halinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın vazgeçilmez ve en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK"nun 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönünde bulunmaktadır.
    Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.06.2015 gün ve 593-337 sayılı direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.09.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi