14. Hukuk Dairesi 2015/16307 E. , 2016/2557 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.10.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 21.10.2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili, duruşmasız katılma yolu ile temyiz incelemesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 16.02.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan temyiz eden bir kısım davalılar vekili Av.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Mahkemece, geçit hakkı bedelinin tayin edilen kesin sürede yatırılmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili temyiz etmişlerdir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki,
bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut olayda, mahkemece bir numaralı alternatif yönünden zeminde yol olarak kullanılan ve davacının da payının bulunduğu... ada... parsel sayılı taşınmazdaki davacının payı mahsup edilerek belirlenen 95.013,00 TL geçit bedelinin tayin edilen kesin sürede yatırılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen kesin süre usulüne uygun değildir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen birinci alternatif ile... ada... parsel (eski...parsel) lehine... ada ...(eski ...),...ada...eski...) ve zeminde yol olarak kullanılan...ada ..(eski ..) parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit tesisinin uygun bulunduğu,.. ada..(esk..) parsel sayılı taşınmazın bir kısım paydaşlarının davacının taşınmazı lehine bedelsiz geçit tesisini kabul ettikleri anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece, geçit bedeli belirlenirken üzerinden geçit kurulması düşünülen taşınmaz paydaşlarından bedel talebinde bulunmayanlar gözetilerek ve şimdiki gibi her ne kadar zeminde yol olarak kullanılmakta ise de tapu kaydında tarla olarak kayıtl... ada ... parsel (eski ...) sayılı taşınmaza ilişkin davacının payı da mahsup edilerek hüküm tarihine yakın bir geçit bedelinin belirlenmesi gerekirken davalı taşınmaz maliklerinden bedel talebinde bulunmayanlar yönünden değerlendirme yapılmadan geçit bedelinin belirlenerek depo edilmesi için kesin süre verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, eski... parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından... ile ... yönünden ölü olup olmadıkları, ölü iseler veraset ilamları ibraz edilip taraf teşkili sağlanarak Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri gözetilerek geçit tesisine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de, üzerinden geçit tesisine karar verilen... ada... (eski ...) parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından...adına vekaletname ibraz edilmesine rağmen paydaşın adının karar başlığında gösterilmemesi de doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.350,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde davacı tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
01.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.