3. Hukuk Dairesi 2017/514 E. , 2018/11425 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, özetle davalılardan ... ile birlikte ... ilinde bulunan ve iki adet bağımsız bölümden oluşan taşınmazı müşterek olarak satın aldıklarını, daha sonra güney ve kuzeyde olmak üzere bağımsız bölümlerin kura sonucu paylaşıldığını ve güneyde bulunan bağımsız bölümün davalı ..., kuzeyde bulunan taşınmazın ise kendisi adına taksim sonucu tescil edildiğini, aralarında yapılan sözleşme uyarınca ..."den güney kısımda bulunan taşınmazı alması nedeniyle 20.000 Euro alacaklı olduğunu iddia ederek alacağın fiili ödeme günündeki kur üzerinden davalılardan alınarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... savunmasında davacının anlaşmanın varlığını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini belirtmiş, diğer davalı ..."in yetkisiz olarak , davacı ile işbirliği içinde kötüniyetli olarak belgeyi tanzim ettiğini belirtmiş ve davanın reddini istemiştir.
Davalı ... savunmasında davacının sözünü ettiği anlaşmayı vekil sıfatıyla imzaladığını, diğer davalı eski eşinin kendisini genel vekaletname ile vekil tayin ettiğini ve bu kapsamda taşınmaz satışı dahil bir çok işlem gerçekleştirdiğini söz konusu anlaşmanın da bunlardan olduğunu 04.07.2010 tarihli sözleşmenin esasen diğer davalının borçlarının tasfiyesi amacıyla yapıldığını yine 16.07.2010 tarihli belgenin de diğer davalının yararı gözetilerek imzalandığını belirtmiş ve davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tapuda yapılan taksim neticesinde tarafların birbirlerine hisselerini devrettikleri, resmi belgelerde 20.000 Euro ödeneceğine dair düzenleme mevcut olmayıp tapuda yapılan işlemin aksinin yine resmi belge ile kanıtlanması gerektiği ve davacının tutunduğu belgenin her zaman düzenmesi mümkün adi yazılı bir belge olması nedeniyle tapu senedine karşı aynı kuvvette belge ile talepte bulunulması gerektiği belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda dosyadaki belgelerin incelenmesi sonucu davacı tarafça sunulan 04/07/2010 tarihli anlaşma başlıklı belgede 5. bentte 1 nolu güney bölümdeki bağımsız bölümün 40.000 Euro daha değerli olduğunda tarafların mutabık kaldığının ve bağımsız bölümlerin taksim yoluyla paylaşılması halinde bu 1 nolu bağımsız bölümü alanın diğerine 20.000 Euro ödeyeceğinin ancak ödemenin kredi borçlarının bitişinden sonra yapılacağının belirtildiği ve davalılardan ... kendi adına asaleten, diğer davalı adına vekaleten bu belgeyi imzaladığı, 24/10/2010 tarihli belgede de 04/07/2010 tarihli belgeye atıf yapıldığı ve yine davalı ..."in diğer davalıya vekaleten imzaladığı anlaşılmıştır. Her ne kadar mahkemece tapudaki resmi belgelerde böyle bir alacağa dair düzenleme mevcut olmadığı belirterek davanın reddine karar verilmiş ise de taraflar arasında taksimin resmi şekilde yapılmış olması tapu dışı yapılan sözleşmeyi geçersiz hale getirmeyecektir. 04/07/2010 tarihli sözleşmeyi davalı ..."in kendi adına asaleten ve diğer davalı adına vekaleten imzaladığı da gözetilerek sözleşmeler ile diğer taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere,13/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.