14. Hukuk Dairesi 2015/16257 E. , 2016/2554 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.06.2006 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 16.02.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Av....geldi, başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklaması dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, murisi ..."in paydaşı olduğu... parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşının payını davalıya satış yoluyla devrettiğini, bildirim yapılmadığını, ileri sürerek, önalım nedeniyle payın adına tescilini istemiştir.
Davalı, taşınmaz paydaşlarına ulaşamadığından satışı bildiremediğini, davacının satıştan bilgisi bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin davanın kanıtlamadığı gerekçesiyle reddine ilişkin kararı Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 11.04.2011 günlü ve 2011/57-... sayılı ilamı tapu paydaşı..."in diğer mirasçılarının da muvafakatının alınması veya terekeye temsilci atanması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma ilamına uyularak davanın kabulü ile payın davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 tarihli 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca
davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Davaya muvafakat, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca murisin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı sona ereceğinden davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, dava konusu 853 parsel sayılı taşınmazın ... payı ...oğlu....."a, ..payı davalı adına kayıtlıdır. Davacı, davayı murisi ... oğlu..."ın mülkiyetine dayanarak açtığından pay elbirliği mülkiyeti niteliğindedir. Bu nedenle, diğer mirasçıların muvafakatlarının sağlanması ya da terekeye temsilci atanması sağlanarak taraf teşkilinin tamamlanması gerekir. "...oğlu ..."a" ait mirasçılık belgesinden mirasçıları arasında yer aldığı anlaşılan İlhami Yönden"in davaya muvafakatinin sağlanmadığı görülmektedir. Davacının payına dayanarak dava açtığı, "... oğlu .."ın" diğer mirasçılarının muvafakatının alınmadığı veya terekeye temsilci atanmadığı anlaşıldığından taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında bir karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan önalıma konu çekişme konusu payın muris adına tescili gerektiği halde davacı adına tescili de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.350,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatrılanlara iadesine, 01.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.