7. Hukuk Dairesi 2015/35357 E. , 2016/3548 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
...
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Davacı vekili, müvekkilinin otobüs şoförü olduğunu ve ... işçisi olarak işe başladığını, daha sonra kadrosunun ... Büyükşehir Belediyesi bünyesinde yer alan ... A.Ş’ de gösterildiğini, davacının kesintisiz çalışıp aynı işi yaparken kadrosunun yine ... Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan ...’a geçtiğini, kağıt üzerine ... işçisi olarak gözükmesine rağmen ... işçileriyle aynı işi yaptığını, ancak onların yararlandığı toplu iş sözleşmesinden yararlanamadığını, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davacının başından itibaren ... işçisi sayılması gerektiğini iddia ederek davalılar arasındaki muvazaanın tespiti ile müvekkilinin çalışmaya başladığı tarihten itibaren ...’nin kadrolu işçisi sayılmasına ve işe başladığı tarihten itibaren doğan hak kayıplarına karşılık alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı .... vekili, yetki itirazı ile zamanaşımı savunmasında bulunduklarını, davacının ... işçisi olduğunu, davacının muvazaa iddiasının doğru olduğu bir an için kabul edilse bile davalılar arasında yapılan sözleşmenin Borçlar Kanunu’nun muvazaaya dair hükümleri gereğince batıl olup hükümsüz sayılması gerekeceğinden davacının istihdamına dayanak olan hizmet ilişkisinin de kendiliğinden ortadan kalkacağını, davacının ... ile sendika arasındaki toplu iş sözleşmesinden yararlanma isteğinin yasal olmadığını, kendi işvereni ile sendika arasındaki toplu iş sözleşmesinden zaten yararlandığını, ... bir kamu kurumu olması nedeniyle gerek işçi gerekse memur personelinin genel kadro ve bütçe kanunu ile sınırlandırıldığını, bu sınırların aşılamayacağını, bu sınırlama nedeniyle de davacının ... kadrosunda çalıştırılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin personel açığını kapatmak üzere merkezi yönetimden daimi işçi kadroları için açıktan atama izni talep ettiğini, merkezi yönetimden izin çıkmaması üzerine zorunlu olarak toplu taşıma hizmetinin aksamadan yürütülmesi için ihale ile hizmet alımına gidildiğini, ihalenin istihdam değil hizmet alımı için yapıldığını, yapılan işin bir zorunluluktan kaynaklandığını, 4857 sayılı İş Kanunu’na 5538 sayılı Kanunla eklenen fıkralar uyarınca davacının taleplerinin yerinde olmadığını, işçilerin özlük haklarının işverenleri olan ... tarafından yürütüldüğünü, işçilerin seçiminde, işin yürütümünde ...’nin rol oynamasının muvazaayı göstermeyeceğini, davacı tarafın muvazaa, ücret ve diğer hakları hakkında şimdiye kadar her hangi bir itirazının söz konusu olmadığını, davalı ... vekili; davalıların iki ayrı kurum olduğunu, davacının ...’ ın personeli olduğunu bu durumun mahkeme kararları ile sabit olduğunu, ...’ ın ... Büyükşehir Belediyesi iştiraki olduğunu, davalılar arasında yapılan sözleşmenin hukuka uygun olduğunu, aksinin kabulünün kurulu bir sistemi geçmişe dönük olarak ortadan kaldıracağını, davacı ile ... arasında imzalanan iş sözleşmesinin geçerli olduğunu, ... ’ın davacıya karşı bütün yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, tespit davası ile alacak davasını aynı yargılamada talep edilemeyeceğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, geçmişe yönelik hak ve alacak talebinin hukuken mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, Davacı ve davalı ... arasında hizmet sözleşmesi mevcut olduğu, davacının davalıların muvazaalı işlem yaptıklarını iddia ettiği, muvazaanın tarafların gerçek iradelerine uymayan üçüncü kişileri aldatmak amacı ile yapılan işlem olduğu, davalıların davacıyı işe almak dışında gerçekte yapmak istedikleri gizli işlemin ne olduğu ve muvazaa anlaşmasının ispat edilmediği, davacı davalılar arasındaki muvazaanın bilirkişi raporu ve BÇM müfettişi raporları ile belli olduğunu davalıların açtıkları davaların reddedildiğini bu nedenle muvazaa iddialarının mahkeme kararı ile tespit edildiğini ileri sürmüş ise de davalı ... "nin diğer davalı ... ile hizmet alımı ihalesine dayanarak hizmet alımı sözleşmesi yapılmasının nedeni, davacı tarafın da kabul ettiği gibi merkezi yönetimin yasal kurallara dayanarak izin vermemesinden kaynaklandığını, davalı ..."nin personel ihtiyacını hizmet alım sözleşmesi ile karşılamasında yasal bir engel bulunmadığını, davacı, davalılar arasında muvazaa olduğunu iddia etmekteyse de uzun yıllardır, ... ve ... işçisi olarak çalışmakta olup, davacının bu şirketlerde çalışmadığını ileri sürmesi, kendi muvazaasına dayandığını göstereceğini, hiç kimsenin kendi muvazaasına dayanarak hak iddia edemeyeceği, aynı mahiyette açılmış bulunan ... 11. İş Mahkemesinin 2008/153 Esas 2009/213 Karar sayılı dosyasında davanın reddine karar verilip bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek onandığı ... 11. İş Mahkemesinin Yargıtay denetiminden geçen, bu kararının güçlü delil niteliğinde olduğundan mahkemece de itibar edilmediği, davacı tarafın ileri sürdüğü Bölge Çalışma Müdürlüğü raporunun iptaline ilişkin davalılar tarafından açılan davanın reddine dair mahkeme kararına ise Yargıtay denetiminden geçmeden kesinleşmesi nedeni ile itibar edilmediği gerekçesi ile açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece verilen hüküm Dairemizin 11.07.2013 tarih, 2013/10552 E., 2013/13127 K. sayılı ilamı ile: "Sonuç olarak, davalılar arasında geçerli bir alt işverenlik ilişkisi bulunmamasına ve ... işçisi olarak gözüken davacının, başından itibaren .... işçisi olmasına rağmen muvazaanın olmadığına dair yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, Mahkemece davacının davalı ...’nin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmelerinden yararlanması için gerekli diğer koşulların mevcut olup olmadığı ile talep ettiği alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ayrıca değerlendirildikten sonra sonucuna göre davacının talepleri hakkında, (gerektiğinde talepleri açıklattırılarak) karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki; 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere;
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, mahkeme yönünden; bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, kararda açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “usulü kazanılmış hak” olarak adlandırılır. Bu hukuki kurum mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve yerine getirilmesi istenilen hususlar kapsamında, yargılama usulünün, davanın sürüncemede kalmaması ve en az maliyetle bir an önce bitirilmesi amacına yönelik “usûl ekonomisi ilkesi” çerçevesindeki hükümleri ışığında, uyulan bozma kararı gereğinin yerine, tam olarak getirilmemesi gerekçesiyle ikinci kez “BOZULMASINA” sebebiyet vermeyecek şekilde, özenle işlem yapmak ve hüküm kurmak zorunluluğunu getirir.
Uzun yıllardan beri Yargıtay"ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usulü kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda verilen ret kararının davacı temyizi üzerine davacının davalı ...’nin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmelerinden yararlanması için gerekli diğer koşulların mevcut olup olmadığı ile talep ettiği alacaklara hak kazanıp kazanmadığına ilişkin araştırmaya yönelik olarak bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmasına ve Dairemiz bozma ilamında açıkça nasıl araştırma yapılması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen yalnızca bilirkişi raporu ve tanık beyanları ile dosyaya sunulan bir kısım belgeler değerlendirilip başkaca araştırma yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Yapılması gereken iş davacının ..."ın taraf olduğu TİS"i imzalamış olduğu sendikaya üye olup olmadığı belirlenerek üye olduğunun anlaşılması halinde alacak taleplerinin reddine karar vermek, üye değilse davacının işvereni ..."nin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmesi imzalayan sendikaya üye olup olmadığı üye değilse bu sendikaya dayanışma aidatı ödeyip ödemediği, ödüyorsa ilk aidat ödediği tarihte bu sendikaya üyelik için başvurup başvurmadığı, başvurmuş ise üyelik talebinin reddedilip reddedilmediği araştırılarak, davacının Toplu İş Sözleşmesinden yararlanıp yararlanmadığı belirlenerek çıkacak sonuca göre karar vermektir.
O halde davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 17/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.