"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "işe iade" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 14. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.2.2005 gün ve 404-390 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 3.10.2005 gün ve 23621-32038 sayılı ilamı ile,
(...Davacı işe girdiği tarihten itibaren Ego Genel Müdürlüğü emrinde çalıştığını, E…
…Genel Müdürlüğünün kadrolu işçilerinin haklarından yararlandırılmamak için muvazaalı sözleşmelerle davalı B…
….. işçisi gibi gösterildiğini, hizmet akdinin geçerli bir nedene dayanılmadan davalı B…
….. tarafından yapılan bildirimle sona erdirildiğini, gerçekte fesihin sendika üyesi olmasından ve davalı Ego aleyhine dava açmasından kaynaklandığını ileri sürerek, feshin geçersizliğine, işe iadesine, tazminat ve boşta geçen süre ücretinin belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı B…
….., davacının açtığı davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, sendikal nedenin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiş; davalı E.. da, davacının kendi işçisi olmadığından husumet yöneltilemeyeceğini, arada alt-üst işveren ilişkisi bulunmadığını, söz konusu davanın da bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece feshin geçersizliğine, işe iadeye ve sonuçlarına hükmedilmiştir.
Uyuşmazlık davacı işçi ile davalılar arasındaki çalışma ilişkisi hukuki niteliğinde toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununa göre sözleşmeleri Kanun hükümleriyle getirilen sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla, ihtiyaçlara uygun türde düzenlenebilirler.
İş sözleşmeleri belirli veya belirsiz süreli yapılır. Söz konusu sözleşmeler çalışma biçimleri bakımından tam süreli veya kısmi süreli yahut dönem süreli ya da diğer türde yapılabilir.
Geçici İş İlişkisi (Ödünç İş İlişkisi) 4857 sayılı İş Kanunu ile getirilen yeni bir sözleşme türüdür. Üçlü bir şekilde ortaya çıkar şirket topluluklarında veya holdinglerde vasıflı işgücü ihtiyacının karşılanmasına yöneliktir. Buna göre, İşveren devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde veya yapmakta olduğu işe benzer işlerde çalıştırılması koşuluyla başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş ilişkisi gerçekleşmiş olur.
5272 sayılı Belediyeler Kanununun 15.maddesine göre; toplu taşıma hizmetleri imtiyaz ve tekel oluşturmayacak şekilde ruhsat vermek suretiyle yerine getirilebileceği gibi, toplu taşıma hatlarını kiraya verme veya 67.maddedeki esaslara göre hizmet satın alma yoluyla yerine getirilebilir.
Somut olayda, Ankara H…
….. ve O…
…… İşletmesi Genel Müdürlüğü ile B…
…. B…
…. Ulaşım ve D…
…. Hizmetleri Proje Taahhüt Sanayi ve Ticaret AŞ.arasında Hizmet Alım Sözleşmesi yapılmıştır. Anılan sözleşme ile E…
… Genel Müdürlüğü bünyesindeki araçlarda 1500 şoför personel çalıştırılmıştır. Davacı da bu işçilerdendir.
Bu durumda uyuşmazlığın 4857 sayılı İş Kanunun yedinci maddesinde sözü edilen geçici iş ilişkisi bağlamında çözümü gerekir.
Aynı Kanunun 2/VI.maddesinde sözü edilen asıl işyeren-alt işveren ilişkisinin bu uyuşmazlıkta uygulama yeri yoktur. Hizmet alım sözleşmesini karşılayan sözleşme tipi geçici iş ilişkisidir.
Mahkemece uyuşmazlığın geçici iş ilişkisi kapsamında, çözümlemesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Taraf vekilleri
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
1-Davacı vekili, 13.02.2006 tarihinde direnme kararını temyiz etmiş ise de, mahkemece tasdik edilen 21.02.2006 günlü dilekçe ile temyiz talebinden vazgeçtiğini açıklamıştır. Adı geçen vekilin vekaletnamesinde temyizden feragat yetkisi bulunmaktadır.
Açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince:
4857 sayılı İş Kanununun "Fesih bildirimine itiraz ve usulü" nü düzenleyen 20.maddesi;
"İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir.Toplu iş sözleşmesinde hüküm varsa veya taraflar anlaşırlarsa, uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür.
"Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
"Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır, mahkemece verilen kararın temyizi halinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
"Özel hakemin oluşumu çalışma esas ve usulleri bu yönetmelikle belirlenir."
Hükmünü getirmiştir.
Genel Kurulun önüne gelen uyuşmazlıkta ön sorun, 4857 sayılı İş Kanununun 20/3.maddesinde yer alan "mahkemece verilen kararın temyizi halinde Yargıtay ilgili Dairesinin vereceği kararın kesin olması" kuralından ne anlaşılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Anılan düzenlemede yer alan, iş akdinin feshinin geçersizliğine ilişkin olarak açılacak bir davanın seri yargılama usulüne göre kısa süre içerisinde sonuçlandırılması düşüncesi, işçinin emek gelirinden olanaklar ölçüsünde en kısa süre yoksun kalması ilkesinden doğmuş, bu nedenle de Yargıtay Özel Dairesince verilecek kararın kesin olması amaçlanmıştır.
Benzer nitelikteki düzenlemelere; 2821 sayılı Sendikalar Yasasının 4.maddesi, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 3, 12, 15 ve 60. maddelerinde de yer verilirken iş hukukuna yön veren temel ilke ve düşüncelerden hareket edildiği, Hukuk Genel Kurulu"nun 13.03.1985 gün 1984/9-834 Esas ve 1985/201 Karar sayılı kararında da, benzer bir konunun ele alındığı görülmüş ve 2822 sayılı Kanunun 15. maddesinde yer verilen "Yargıtay"ca ... kesin karara bağlanır." hükmü ile yasa koyucunun burada bozma kararına karşı direnme yolunu kapamayı amaçladığının vurgulandığına işaret edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, kesin karar verme hususundan, Yargıtay Özel Daire kararının kesin olduğu, bunun için de direnmeye konu edilemeyeceğini kabul etmek gerekir. Yasa koyucu burada açıkça, "Yargıtay"ca kesin olarak karara bağlanır" demek suretiyle, bozma kararına karşı direnme yolunu kapamış bulunmaktadır.
O halde Özel Dairenin bozma kararına bu nedenle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Direnme kararı belirtilen nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : 1- Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle REDDİNE,
2- Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harçlarının geri verilmesine, 18.10.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.