3. Hukuk Dairesi 2017/1199 E. , 2018/11352 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 04/02/1977 tarihinde davalıdan haricen satın aldığı 199 parsel sayılı taşınmaz için elli bin TL (eski ) ödediğini, yeri halen kullandığını ileri sürerek dava tarihi itibari ile rayiç bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, borcunun olmadığını, tarlayı satmadığını, imzanın kendisine ait olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının davasının kabulüne, 38.197,82 TL"nin dava tarihi olan 22/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava, tapuya kayıtlı taşınmazın harici sözleşme ile satın alınmasından kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Denkleştirici adalet ilkesi, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.
Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak, dava tarihine kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı değer belirlenirken paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, ÜFE-TÜFE artış oranları, faiz, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış vs. ortalamaları göz önünde tutulmalıdır.
Mahkemece; alınan satış bedelinin, dava tarihi itibariyle (çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) ulaşacağı alım gücü, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde, uzman bilirkişi heyetinden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle belirlenmeli; bu yolla belirlenecek miktara hükmedilmelidir.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, enflasyon, işçi ücretleri, memur maaşları, ABD doları, euro, Cumhuriyet altını etkenlerinin yanısıra taşınmazın güncel değeri de hesaba katılarak denkleştirici adalet ilkesine göre güncelleme yapılmış, mahkemece bu rapor hükme dayanak alınmıştır. Raporda güncel değer hesaba katıldığından, rapor bu haliyle hüküm vermeye elverişli değildir.
O halde; mahkemece, uzman bilirkişiden, sözleşme tarihinde ödenen elli bin TL (eski) dava tarihinde ulaşacağı alım gücü; çeşitli ekonomik etkenler (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs olmak üzere en az 5 etken) tek tek uygulanarak, dava tarihine kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için ayrı ayrı hesaplanıp sonra bunların ortalaması alınmak suretiyle belirlenmesi istenerek, bu yöntemle belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Somut olayda davacı, alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep ettiği halde, hükümde faiz başlangıcı olarak dava tarihinden önceki bir tarihin dava tarihi olarak yazılmasının maddi hata olduğu anlaşıldığından bu yanılgıya da işaret etmek ile yetinilmiştir .
2-) Yargılama sırasında zamanaşımı defini ileri sürmeyen davalı temyiz dilekçesi ile davanın zamanaşımına uğradığını ileri sürmüştür. Yargılama sırasında ileri sürülmeyen konuların temyiz aşamasında ileri sürülmesi mümkün değildir. Ayrıca, davaya konu taşınmazı dava tarihi itibari ile davacının kullandığı anlaşıldığından; davacının para alacağı zamanaşımına uğramamıştır, bu konuya değinilmekle yetinilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.