Esas No: 2019/2931
Karar No: 2020/54
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/2931 Esas 2020/54 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü, ...Yanı mevkii, 231 ada 38 parsel sayılı 1037,56 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, dava dışı 36, 37 ve 39 sayılı parseller ile bir bütün halinde atalarından intikal ile ..."ın zilyetliğindeyken, ifrazen 1997 yılında ..."e, onun da aynı yıl ..."e sattığı, daha sonra ... tarafından ..."e vekâleten ..."e satıldığı, onun da 2002 yılında ..."e sattığı halen onun zilyetliğinde olduğu ancak, 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/126 Esasında dava konusu edildiği gibi, aynı yere ilişkin farklı satış senetleri ibraz edildiğinden malikinin kadastro komisyonunca belirleneceğinden sözedilerek malik hanesi açık tesbit edilmiştir.
Kürardı mevkii, 245 ada 5 parsel sayılı 1486,31 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise, tarla niteliğiyle öncesinde dava dışı 245 ada 1 ilâ 13 sayılı parsellerin bir bütün olarak atalarından intikalen Ali oğlu ...’in zilyetliğindeyken, ifrazen 1990 yılında ..."e; onun da 2005 yılında ..."a sattığı ve halen onun zilyetliğinde olduğu, üzerindeki evin kaçak bina listesinde bulunduğundan sözedilerek ... adına tesbit edilmiş; Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/126 sayılı dosyasında davalı olduğu yazılarak tutanak aslı kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
Asliye 3. Hukuk Mahkemesinin 2008/126 sayılı dava dosyasında, davacı ... tarafından davalı ..., Orman Yönetimi ve ... köyü tüzel kişiliği aleyhine, ... Köyünde bulunan, 900 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, Medenî Kanunun 713. maddesi (EMY 639. maddesi) gereğince adına tescili için açtığı davaya, ..., çekişmeli taşınmazın kendisi tarafından ..."e satılmadığı, halen kendisi tarafından zilyet edildiği ve adına tescili iddiasıyla katılmış, çekişmeli yer için 231 ada 38 parsel sayısı ile tutanak düzenlendiği gerekçesiyle, 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararıyla, dava dosyası kadastro mahkemesine aktarılmış, ..., 21.10.2010 tarihli dilekçe ile 231 ada 38 sayılı parseli 2002 yılında satın aldığı iddiasıyla adına tescili; ... ise, 245 ada 5 parselin adına tescili istemiyle davaya katılmıştır. Mahkemece, katılan ..."ın davasının kabulüne, diğer davaların reddine; çekişmeli 245 ada 5 sayılı parselin ... adına; 231 ada 38 sayılı parselin ham toprak niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm katılan ..., davacı ... ile davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 13.11.2012 gün ve 2011/16367-2012/12631 sayılı bozma kararıyla özetle; "1) Kural olarak; orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş orman kadastrosu, harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenir,
Bilirkişi raporları ile çekişmeli ... köyü, 245 ada 5 ve 231 ada 38 sayılı parsellerin, kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman olarak nitelendirilmediği, eylemli orman bulgusu olmadığı, 231 ada 38 sayılı parselin düz yapıda, boş arazi, 245 ada 5 sayılı parselin de üzerinde ev ve müştemilatı olan düz arazi olduğu belirlenmiştir. Kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakılan parsellerin eylemli durumları ve eski tarihli haritalardaki nitelendirmeleri gözetildiğinde orman sayılan yerlerden olduğu söylenemez. 6831 sayılı Kanunun 4999 ve 6292 sayılı kanunlar ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7 ilâ 11. maddeleri gereğince orman sayılan yerlerden olduğu halde, orman kadastrosu sınırları dışında bırakılmış ormanların sınırlandırılmasına, bir başka deyişle, Devlet ormanı olduğu halde, hata sonucu orman tahdidi dışında bırakılmış ormanların sınırlandırılmasına imkan verilmişşe de, çekişmeli parsellerin 1959 yılı memleket haritasında açık alan olarak nitelendirildiği, 1967 yılı orman kadastrosu sırasında orman sayılan yerlerden olmadığı anlaşıldığından, 6831 sayılı Kanunun 6292 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesi gereğince yeniden orman olarak sınırlandırılmasına yasal imkan yoktur. Bu nedenlerle, Orman Yönetiminin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) ... köyü 245 ada 5 sayılı parselin orman sayılmayan yerlerden olduğu önceden çevresindeki taşınmazlarla birlikte ..."na ait iken, damadı ..."e bağışlandığı, onun da bu yerleri parçalara ayırıp çekişmeli yeri ..."e sattığı, ..."in ise 2005 yılında ..."a sattığı, halen ... zilyetliğinde olduğu, her ne kadar bu yer ... tarafından mükerrer olarak ..."e; onun tarafından da ..."e satılmışsa da, bu kişilerin taşınmazda hiç zilyet olmadıkları, çekişmeli 245 ada sayılı parseli iyi niyetle edinip malik sıfatıyla zilyet eden ... yararına zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek çekişmeli 245 ada 5 sayılı parselin ... adına tesciline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı ... ile davalı ..."nin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle, çekişmeli 245 ada 5 sayılı parsele ilişkin hükmün onanması gerekmiştir.
3) Her ne kadar mahkemece davacı ..."in tutunduğu satış senedinin çekişmeli 231 ada 38 sayılı parseli kapsadığı, ancak bu kişinin bu yeri ..."den satın aldığı, yabancı uyruklu kişilerin 2644 sayılı Kanunun 5444 sayılı Kanun ile değişik 35/1. maddesi gereğince köy yerleşkesi içinde arâzi edinemeyecekleri, bu nedenle ... açısından zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davacı ... ve katılan ..."in davalarının reddine karar verilmişse de, 231 ada 38 sayılı parselin çevresindeki dava dışı taşınmazlarla birlikte ..."a ait iken ölümüyle mirasçısı ..."a kaldığı, onun tarafından 10.11.1997 tarihli köy senedi ile ..."e; onun tarafından 01.12.1997 tarihli satış senedi ile ..."e satıldığı, ancak ..."in zilyetliği hiç devralmadığı, taşınmaz ... tarafından zilyet edilirken, Günter"in bu yeri 08.05.2002 tarihinde ..."e sattığı, aynı yeri köy senedi ile sattığı halde zilyet eden ..."in bu kez 03.06.2002 tarihinde de mükerrer olarak ..."e sattığı, o tarihten sonra ... tarafından sahiplenildiği ve zilyet edildiği, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların menkul hükümlerine tabî olarak satılabileceği, satışla birlikte taşınmazın zilyetliğinin de devrinin gerektiği, oysa ... ve ondan satın alan ..."in taşınmaza hiç zilyet etmedikleri belirlenerek, Saaadet Berber"in davasının reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.
4) Katılan ..."in temyiz itirazlarına gelince; keşifte bilgisine başvurulan yerel bilirkişi ve tanıkların, çekişmeli parselin zilyedi ... tarafından katılan ..."e satıldığını ve halen onun tarafından zilyet edildiğini, taşınmazın bulunduğu yerde oturmadığından son yıllarda boş bırakıldığını ifade ettikleri, jeolog ve ziraat uzmanı bilirkişinin de en az 30-35 yıl önce imar ve ihya edildiğini ve kadim tarım alanı olduğunu bildirdiklerine göre, 231 ada 38 sayılı parselin zilyetlikle edinilemeyecek yerlerden olduğu söylenemez. Ancak parselin ne kadar süreyle ne şekilde kimin tarafından zilyet edildiği, zilyetliğe ne kadar süreyle ara verildiği, bunun zilyetliği terk sayılıp sayılmadığı yöntemince araştırılmamıştır.
O halde, mahkemece; en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tesbit tutanaklarının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir orman mühendisi, üç ziraat mühendisi, üç jeolog bilirkişi ile harita ve kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu 231 ada 38 sayılı parsel ile çevresine uygulanıp, bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, parselin niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar,ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli parselin konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir, öncesinin ne olduğu ve güncel durumu itibariyle imar ve ihya görüp görmediği, gördü ise tarihi, ne şekilde, ne kadar süre ile zilyet edildiği, zilyetliğin terk edilip edilmediği ya da ara verilip verilmediği, verildi ise tarihi konusunda, bilimsel verileri içeren müşterek imzalı rapor alınmalı, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, terk edilip edilmediği, zilyetliğe ara verilip verilmediği, verildi ise süresi konusunda, yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarının somut olaylara dayalı bilgilerine başvurulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen eski tarihli harita ve hava fotoğrafları ve uydu fotoğraflarının uygulanmasına dayanan bilirkişi raporuyla denetlenmeli, keşif sırasında parselin çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırması davacı ve bayiileri olan gerçek kişiler ile ortak murisler yönünden yapılmalı, aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir." gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davacı ..."in davasının kabulüne, çekişmeli 231 ada 38 parselin tespit tutanağındaki vasıfla davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ve 1988 ilâ 1990 yıllarında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilân edilerek dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu, 2896 ve 3302 sayılı kanunlar ile değişik 2/B uygulaması vardır.
1- Davalı ... Yönetiminin temyiz itirazları yönünden:
Mahkemece verilen 2009/1856-2011/288 sayılı hüküm Orman Yönetimince temyiz edilmiş ve Dairemizin 13.11.2012 gün ve 2011/16367-2012/12631 sayılı kararıyla Orman Yönetiminin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş olup, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda verilen temyize konu hükmü Orman Yönetiminin yeniden temyiz hakkı bulunmadığından, Orman Yönetiminin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı Hazinenin temyiz itirazları yönünden:
Mahkemece davacı ... yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle çekişmeli 231 ada 38 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş ise de, Dairemizin geri çevirme kararı sonrasında alınan bilirkişi raporunda taşınmazın 1939 tarihli hava fotoğrafında açık alanda kaldığı belirtilmiş ancak 1985 ve 1992 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazın güney bölümünün ağaçlık olduğu ifade edilmiş olup, tespit tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğraflarında taşınmazın tamamının kullanılıp kullanılmadığı ve taşınmazın tamamında davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yer alan zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmemiştir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
O halde mahkemece, 1980-1985-1990 yıllarına ait memleket haritası ve hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı açıklattırılmalı, taşınmazın kullanım bulunmayan ve ağaçlık olan bölümleri varsa bu bölümler ayrıca belirlenmeli, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; taşınmazın ağaçlık olan ve kullanılmayan bölümleri ayrıca belirlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 03/07/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1- Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı ... Yönetiminin temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine,
2- İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 14/01/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.