14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/13617 Karar No: 2016/2440 Karar Tarihi: 29.02.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/13617 Esas 2016/2440 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/13617 E. , 2016/2440 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 26.01.2012 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava mirasın hükmen reddi isteğine ilişkindir. Davacılar vekili, davacıların muris ..."nın mirasçıları olduklarını, murisin herhangi bir malvarlığı bulunmaksızın vefat ettiğini, murisin sağlığında ... isimli şirkete ortak olduğunu, anılan şirketin vergi borçları olduğunu öğrendiklerini, murisin terekesinin borca batık olması nedeniyle davacıların muris ..."nın mirasını reddediklerinin tespit ve tescilini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Ölüm tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasbırakan 12.08.2006 tarihinde vefat etmiştir. Yasal mirasçıları açtıkları dava ile, ölüm tarihinde terekenin borca batık olduğunu ileri sürerek bu yönde tespit kararı verilmesi istemişlerdir. Somut olaya gelince borcun, murisin şahsi vergi borcu değil, ortağı olduğu limited şirketin vergi borcu olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.7.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Şu halde açıklanan yasal düzenleme gereğince, murisin; “ortağı” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur. Murisin yasal mirasçısı olan davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş olması, yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez. O halde bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle; murisin, “ortağı” olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması, ayrıca şirketin bilançosu incelenerek murisin ölüm tarihinde şirketin piyasa rayiç değeri uzman bilirkişiler aracılığıyla tespit edilmesi bu suretle murisin şirketteki payı oranında öncelikle murisin aktif malvarlığının belirlenmesi ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi; amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise; bu halde davacıların borca batıklığın tespiti istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, murisin ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekirken, belirtilen hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.