
Esas No: 2015/33597
Karar No: 2015/37913
Karar Tarihi: 24.12.2015
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/33597 Esas 2015/37913 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı banka ile aralarında 23/02/2007 tarihinde konut kredi sözleşmesi düzenlendiğini, kredinin kullanımı sırasında komisyon, dosya ücreti, kredi kullandırım ücreti vs. adı altında masraf kesildiğini, kesilen ücretlerin iadesi için davalı bankaya başvurduğunu, bankadan olumsuz yanıt aldığını, bu nedenle .... İcra Müdürlüğü"nün 2... esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının ...İcra Müdürlüğünün 2014/13852 Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin takip tarihi itibarı ile 3.157,75 TL asıl alacak ve asıl alacağa icra takibinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir
2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan “ve icra inkar tazminatı talebinin” cümlesinin hükümden çıkartılarak, birinci bende “Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin eklenmesine, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 24/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.