16. Ceza Dairesi Esas No: 2018/3845 Karar No: 2018/4439 Karar Tarihi: 22.11.2018
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/3845 Esas 2018/4439 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetine karar vermiş ve yapılan incelemeler sonucunda temyiz taleplerinin reddi nedenlerinin bulunmadığına karar vermiştir. Kararda, suçun tarihinin temadinin kesildiği yakalanma tarihi olarak \"31.08.2018\" olarak düzeltilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, adli emanete alınan eşyalar hakkında her zaman karar verilebileceği vurgulanmıştır. Tanıkların beyanları ve diğer delillerin suçun sübuta erdiği konusunda yeterli olduğu, Bylock tasdik ve değerlendirme raporunun sonuca etkili olmadığı ifade edilmiştir. Kararın dayandığı kanun maddeleri ise TCK 314/2, 62, 53, 58/9, 63 ile 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleridir.
16. Ceza Dairesi 2018/3845 E. , 2018/4439 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma Hüküm : TCK"nın 314/2, 62, 53, 58/9, 63 ile 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi Temyiz edenler : Sanık ve müdafii
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle; Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü; Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi; Duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Silahlı terör örgütüne üye olma suçu temadi eden suçlardan olup yakalanma ile temadi kesileceğinden gerekçeli karar başlığında suç tarihinin temadinin kesildiği yakalanma tarihi olan “31.08.2016” yerine "31.08.2018" olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiş, Adli emanete alınan eşyalar hakkında her zaman karar verilmesi mümkün görülmüştür. Tanıkların aşamalarda değişmeyen ve ayrıntı içeren istikrarlı beyanları ve toplanan diğer deliller suçun sübuta erdiği hususunda vicdani kanaatin oluşması için yeterli olup, şüpheye yer bırakmamış olması karşısında; sanığın Bylock kullanıp kullanmadığının tespiti için Bylock tespit ve değerlendirme raporunun beklenmemesi sonuca etkili görülmemiştir. Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık ve müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 22.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.