18. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/3272 Karar No: 2015/16890 Karar Tarihi: 19.11.2015
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2015/3272 Esas 2015/16890 Karar Sayılı İlamı
18. Hukuk Dairesi 2015/3272 E. , 2015/16890 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, mecburi hizmet yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle 10.000 TL"nin sarf tarihinden işleyecek faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının 2008 yılında Üniversitenin ...Bölümüne başarı burslu olarak girmeye hak kazandığını, davalının ...tarafından hazırlanan 2008 yılı kılavuzunun 63. maddesi uyarınca zorunlu hizmet sözleşmesi imzaladığını ancak mezun olduktan sonra Üniversiteye bağlı sağlık kuruluşlarında mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmekten imtina ettiğini ileri sürerek, 10.000 TL nin sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiş, mahkemece tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davalı tarafından davacı Üniversiteye verilen 28.08.2008 tarihli zorunlu hizmet sözleşmesinde davacı ... ... Hizmetleri bölümünde göreceği eğitim karşığı öğretim ücretini ödemeyi üstlendiği davalının ise mezun olduktan sonra öğretim süresi kadar davacı...kuruluşlarında çalışmayı taahhüt ettiği, taahhüt ettiği mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde üniversitenin sağladığı öğretim ücretlerin sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte geri ödemeyi taahhüt ettiği davalının davacı ... sağlık kuruluşlarında mecburi hizmetini yerine getirmeyerek taahhüdünü ihlal ettiği anlaşılmıştır. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun amaç, kapsam ve tanımlar başlıklı 1. maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde kanunun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsadığı düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı Yasanın 3. maddesinde; Mal: alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları, Hizmet: bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan yada yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu, Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan yada hizmet sunanın adına yada hesabına hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi, Tüketici: Ticari veya mesleki mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlamalara yer verilmiş olup, bir hukuki işlemin 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir işlem bulunması gerekir. Somut olayda davacının davalı açısından satıcı veya sağlayıcı tanımına girmediği, sözü edilen sözleşmenin taahhütname niteliğinde olduğu bu sebeple uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği anlaşıldığına göre davaya bakma göre asliye hukuk mahkemelerine ait olduğu gözetilerek işin esasına girilerek oluşacak sonuç doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.