Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/19951
Karar No: 2017/3201
Karar Tarihi: 06.06.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/19951 Esas 2017/3201 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/19951 E.  ,  2017/3201 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ile davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 06.06.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Asıl dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine, karşı dava ise muhtesat bedelinin tahsili isteğine ilişkindir.
    Davacı-karşı dava davalısı, dava konusu 23521 ada 2 parsel sayılı taşınmaza davalı ... ve dava dışı ... ile paylı mülkiyet üzere malik iken ortaklığın satış suretiyle giderilmesi neticesinde tam payın sahibi olduğunu, dava konusu taşınmaz daha önceki tarihlerde devletin hüküm ve tasarrufu altında iken davalıların haklı bir nedene dayanmaksızın yapılar yaptığını, davalıların müdahalesinin haksız olduğunu ileri sürerek, davalıların çekişme konusu 2 sayılı parsele yönelik el atmalarının önlenmesini ve taşınmaz üzerindeki davalıların yaptığı yapıların yıkımını istemiş, karşı davaya yönelik; ...’nün çekişmeli taşınmazda hiç bir zaman pay sahibi olmaması nedeniyle kendisine muhtesat bedelinin ödenmesinin mümkün olmadığını, ortaklığın giderilmesi davasında arsa bedeli ile muhtesat bedellerinin ayrı ayrı belirlendiğini ve satış dosyasında dikkate alındığını belirterek karşı davanın reddini savunmuştur.
    Davalı – karşı dava davacısı, ortaklığın giderilmesi davasında çekişmeli taşınmaz üzerindeki şahsına ait yapıların toplam değerinin 22.260,83 TL olarak tespit edildiğini, ne var ki davacıya mülkiyetin nakli sırasında kendisine muhtesat bedellerinin ödenmediğini, sadece diğer davalı ...’e ait yapıların taşınmaz değerinde dikkate alındığını ileri sürerek, asıl davanın reddini, karşı davanın ise kabulü ile çekişmeli taşınmaz üzerinde kendisine ait yapı değerlerinin belirlenerek davacıdan tahsilini istemiştir.
    Davalılar, bir savunma getirmemişlerdir.
    Mahkemece, asıl davanın kabulü ile dava konusu 2 parsel sayılı taşınmazın 25/10/2013 tarihli fen bilirkişi raporunda kırmızı renkle gösterilen alana davalı ...’in, sarı renkle gösterilen alana davalı ...’in, yeşil renkle gösterilen alana davalı ...’in el atmalarının önlenmesine, bahse konu alanlar üzerindeki yapıların yıkılmasına, karşı davanın kabulü ile davacı ...’e ait muhtesat bedelleri toplamı olan 28.073,17 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş’ten tahsiline karar verilmiştir.
    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, kayden davacıya ait taşınmazın davalılar tarafından yapı yapmak suretiyle kullanıldığı saptanarak asıl davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar ve davalı-karşı dava davacısının esasa yönelik temyiz itirazları yerinde değildir, Reddine.
    Davalılar ve davalı-karşı dava davacısının diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Somut olayda, asıl davada davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Bu nedenle her bir davalının çekişmeli taşınmazda el attığı yer nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretinden ayrı ayrı sorumlu tutulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile birlikte sorumlu tutulmaları hatalıdır.
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
    Dosya içeriğinden, kök 440, 348 ve 200 parsel sayılı taşınmazların 31/03/1998 tarihinde yapılan imar uygulaması ile dava konusu 23521 ada 2 parsel sayılı taşınmaza revizyon gördüğü, davalılardan sadece ...’nın kök 348 sayılı parselde payının bulunduğu, diğer davalıların imar öncesi kök parsellerde paydaş olmadığı, çekişmeli 2 sayılı parselde ... 838/2400, Maliye Hazinesi 1340/2400, davalı ... 111/2400 ve ... 111/2400 oranında paylı mülkiyet üzere paydaş iken, Hazine’nin payını 04/09/2002 tarihinde, ...’in payını 17/03/2004 tarihinde davacıya temlik ettiği, kalan paydaşlar yönünden ortaklığın satış suretiyle giderilmesi neticesinde davacının 05/09/2012 tarihinde tam malik olduğu, yargılama sırasında çekişmeli 2 sayılı parselin imar görmesi üzerine 9 sayılı parsele revizyon gördüğü kayden sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki, çekişmeli 2 sayılı parselin kaydı kapandığına göre doğru sicil oluşturma ilkesi gereği yeni parsel numarası üzerinden infaza elverişli şekilde hüküm kurulması gerekirken, kapalı kayıt üzerinden karar verilmiş olması doğru değildir.
    Anılan bu husus; doğru sicil oluşturma ilkesinin bir sonucu olup dolu pafta ilkesinin de gereğidir. Ayrıca, devletin sicil oluşturmadan kaynaklanan görevi kamu düzeniyle ilgili olduğundan re’sen gözetilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur.
    Öte yandan, davalı ...’nün 31/03/1998 tarihinde yapılan imar uygulamasından önce kök parsellerde de paydaş olmadığı, haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın başkasının taşınmazı üzerine yapı inşa ettiği, haksız el atan konumunda bulunduğu gözetilmeksizin karşı davanın kabul edilerek muhtesat bedelinin davalı ...’e verilmesine karar verilmesi de doğru değildir.
    Hal böyle olunca, asıl dava yönünden davalıların yargılama giderleri ve vekalet ücretinden el attıkları kısımlarla ilgili ayrı ayrı sorumlu tutulmaları, çekişmeli 2 sayılı parselin kaydı kapandığı gözetilerek yeni parsel numarası üzerinden infaza elverişli şekilde hüküm kurulması, karşı dava yönünden ise davalı ...’nün muhtesat bedeli talep edemeyeceğindan davasının reddedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
    Davacı vekili ile davalılar ve davalı-karşı davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflar vekilleri için 1.480.00."er-TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi