23. Hukuk Dairesi 2013/8409 E. , 2014/2586 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/03/2013
NUMARASI : 2012/243-2013/48
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatiften B Blok Zemin Kat 4 nolu daireyi satın aldığını, sözleşmeye göre dairenin 30.09.2001 tarihinde müvekkiline teslim edileceğini, sözleşmenin 2. maddesine göre dairenin sıvası, kapı, pencere doğraması, ısıcam, taban tahtası ve plastik boyasının yapılacağı, tuvalet taşı ve lavabosunun takılacağı, mutfak dolabı ve diğer imalatların yapılacağı, işçiliğin 1. sınıf olacağı şekilde anlaşmaya varıldığı, sözleşmeye göre çevre düzenlemesi ve diğer ortak giderlere müvekkilinin katılmayacağını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları mahfuz kalmak kaydıyla dairenin geç tesliminden kaynaklanan kira gelir kaybı, eksik ve kusurlu imalat nedeniyle toplam 15.000,00 TL tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı kooperatif vekili, taraflar arasında 22.11.2000 tarihinde yapılan anlaşma gereği, B Blok Zemin Kat Dairenin 4.000,00 TL"sı peşin, 2.000,00 TL"si imalatlar tamamlandıktan sonra olmak üzere toplam 6.000,00 TL ödemesi karşılığında davalı üyeye teslimi konusunda anlaşma yapıldığını, ancak davalının 24.11.2000 tarihinde 1.150,00 TL ödediği ve bu tarihten 11.02.2004 tarihine kadar herhangi bir ödeme yapmadığı, 11.02.2004 tarihinde ise 2.800,00 TL ödeme yaptığını, buna göre 11.02.2004 tarihi itibariyle davacının kooperatife toplam 3.950,00 TL ödeme yaptığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 6.500,00 TL alacaktan ödenmeyen kısmın aylık % 10 gecikme faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, asıl dava yönünden davanın kısmen kabulü ile 14.688,64 TL alacağın yasal faiziyle birlikte tahsiline, birleşen dava yönünden ise davanın kısmen kabulüne, 6.500,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren, 9.660,00 TL alacağın ise ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 23.05.2012 günlü, 2011/4762 esas, 2012/3597 karar sayılı ilamı ile “asıl dava yönünden taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddine, birleşen dava yönünden ise; davalının borçlu olduğu miktar, asıl alacak ve işlemiş faiz olarak ayrı ayrı gösterilerek, sadece asıl alacak yönünden faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacı talebi açıklattırılıp, ek bilirkişi raporu alınmadan BK"nın 104. maddesine aykırı olarak, faize faiz yürütülecek şekilde, alacağın tamamı üzerinden faize hükmedilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, birleşen dava yönünden davacı kooperatifin 28.04.2006 tarihinde dava konusu daireyi davalı N.. Ö.."e herhangi bir itirazi kayıt olmaksızın teslim etmesi nedeniyle, peşinat olarak belirlenen 4.000,00 TL"dan eksik kalan 50 TL"yi en azından bu tarihte tahsil ettiği sonucuna varıldığı, taraflar arasında kararlaştırılan daire bedelinden eksik kalan 2.000,00 TL asıl alacak ile bu alacak bakımından hükme dayanak yapılan ek bilirkişi raporuna göre toplam 2.000,00 TL alacak bakımından belirlenen faiz miktarı olarak 14.160,00 TL olmak üzere, toplam 16.160,00 TL alacak bakımından davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle, birleşen davanın kısmen kabulüne, 2.000,00 TL asıl alacak ve 14.160,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.160,00 TL"nin davalı N.. Ö.."den alınarak davacı kooperatife verilmesine, asıl alacak miktarı olan 2.000,00 TL için dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Karar, davacı-davalı N.. Ö.. vekili ile davalı-davacı kooperatif vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce, asıl davada mahkemenin ilk kararında verilen hüküm bozma dışında tutulmuş ancak onanmamıştır. Bu nedenle, mahkemece bozma sonrası kurulan hükmün 1. bendinde asıl dosya bakımından verilen hükmün Dairemizin 23.05.2012 tarih ve 2011/4762 esas, 2012/3597 karar sayılı ilamı ile onandığından bahisle, tekrar karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararı infazda tereddüt oluşturabilir. Bu nedenle asıl davaya ilişkin olarak da kazanılmış haklar da gözetilerek, yeniden mahkemece hüküm tesis edilmesi gerektiği halde, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, ancak bu durum temyiz sebeplerine göre sadece eleştirilmekle yetinilmiştir.
1-Davalı-davacı kooperatif vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı-davacı kooperatif vekilinin tüm, davacı-davalı N.. Ö.. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanun"un 7. maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 88. maddesindeki “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını %50 fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranı birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının %100 fazlasını aşamaz. Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdi faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı Türk Borçlar Kanunun 88. maddesinde düzenlenen anapara faiz olmayıp 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesi gereğince bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu sözleşmeyle aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak faiz oranını belirlerken, yukarıdaki belirtilen 6098 sayılı TBK"nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadır. Davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK"nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının %100 fazlasını aşamayacaktır.
Bu durumda, mahkemece anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş ve işleyecek temerrüt faiz oranı ve miktarı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün gecikme tazminatı yönünden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı-davacı kooperatif vekilinin tüm, davacı-davalı N.. Ö.. vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı-davalı N.. Ö.. vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı-davalı N.. Ö.. yararına BOZULMASINA, asıl davada davacı-birleşen davada davalıdan peşin alınan harç ile asıl davada davalı-birleşen davada davacıdan fazla alınan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.