Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/31537 Esas 2015/37893 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/31537
Karar No: 2015/37893
Karar Tarihi: 24.12.2015

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/31537 Esas 2015/37893 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2015/31537 E.  ,  2015/37893 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı, davalı bankadan değişik tarihlerde kredi kullandığını, kredi açılış ve istihbarat komisyonu adı altında masraf alındığını, alınan masrafların iade edilmemesi üzerine davalı banka aleyhine ....İcra Müdürlüğü’nün ... sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne, davalının ...İcra Müdürlüğü 2014/1083 takip dosyasındaki iptali ile takibin 4.383,00 TL asıl alacak miktarı üzerinden devamına, alacak bilirkişi hesaplaması ile belirlendiğinden davacı vekilinin inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir
    2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra- inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle hüküm fıkrasının ikinci bendinde yer alan “Alacak bilirkişi hesaplaması ile belirlendiğinden davacı vekilinin inkar tazminatı talebinin REDDİNE,” cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine “Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 24/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verild.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.