9. Hukuk Dairesi 2008/13149 E. , 2010/344 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, kıdem, ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar
verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır.
Somut olayda davacı iş sözleşmesinin feshine konu edilen olayın rutin bir alışvariş sırasında 9,5 Kg. etin eksik tartılıp faturalandırılmasından kaynaklandığını, Olay günü bir müşteriye toptan et satışı yapıldığını, etlerin tartılmasını yapan ve üzerine barkod yapıştıran bir diğer işçinin poşetlerden birine sehven barkod yapıştırmadığını, bu nedenle de müvekkilinin et poşetlerini eksik faturalandırdığını, ancak durumun hemen farkedilip, yanlışlığın düzeltildiğini, dolayısı ile işverenin her hangi bir zarara uğratılmadığını, olayda kasıt bulunmadığını, müvekkiline isnad edilen dana eti yerine inek eti aldığı iddiasının hayal ürünü olduğunu, müvekkilinin firmaya getirilen etleri teslim almaya yetkili olmadığını, görevinin sadece et ve et ürünlerini satmaktan ibaret olduğunu haksız feshedildiğini savunmuştur.
Davalı ise 08.04.2006 tarihinde satışı yapılan 5 poşet etin üzerinde terazi etiketinin olmadığının güvenlik görevlisi ... tarafından tespit edildiğini, Yakup Öztemelin faturadaki miktar ile poşetlerdeki etin miktarını karşılaştırmak üzere reyona doğru giderken davacının telaşlı bir şekilde poşetlerden 3 tanesini alıp, reyona girdiğini, güvenlik görevlisinin reyona girmesini de alışveriş arabası ile yolu kapatarak engellediğini, diğer iki poşeti de reyondaki görevlilerden istediğini, güvenlik görevlisinin reyona girip, tartının üzerinde 4 poşet olduğunu görünce davacının hareketlerinden şüphelenerek depoyu aradığında kasalar arasında 9,5 Kg Dana anrikotun faturasız olarak çıkarılmak istenen etin içinde olduğunu tespit ederek mağaza yönetimine bildirdiğini, bu olaydan sonra yapılan incelemede davacının çalıştığı bölümde mal alınan firmaya sadece dana karkas et siparişi verildiği halde daha düşük kalite ve fiyatı olan inek eti teslim alındığının tespit edildiğini, gelen malları davacının teslim aldığını, tüm bu nedenlerle davacının iş sözleşmesinin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar nedeni ile İş K.25 /II haklı nedenle fehedildiğini savunmuştur.
Mahkemece “Davacının davalı işyerinde 14.09.2002 – 10.04.2006 tarihleri arasında çalıştığı, davacının iş aktinin dana eti satın alınırken bu etin içinde inek etinin bulunmuş olması ve fatura harici 9,5 Kg. et ürününün mağaza dışına çıkarılması nedeniyle işveren tarafından feshedildiği, bu olayda davacının ihmal göstermiş olması halinde bunun feshe gerekçe tutulmasının eylem – ceza arasında nispetsizlik sonucunu doğurduğu, öncelikle uyarı ya da ihtar cezası ile yetinilerek tekrarında iş akdinin feshedilmesi gerektiği, fatura harici 9,5 Kg et ürününün mağaza dışına çıkarılması konusunun ise davacının kusurundan kaynaklansın, ya da kaynaklanmasın bu konunun ortaya çıkmasından sonra davacının şüpheli hareketlerde bulunduğunun gözlemlendiği, kasden bir malzemenin dışarı çıkarılması ihtimali olabileceği gibi, davacının kendi ya da maiyetindeki bir elemanın kusurunu, ya da hatasını örtmeye çalışma telaşının verdiği davaranış bozukluğu da olabileceği, bu durumda hatadan dönülmüş olması ve 9,5 Kg et ürününün davacının 30 günlük ücreti tutarından az olması nedeniyle 25/II h ve ı maddesine göre feshin haklı bir nedene dayalı olmayacağı, işverenin davacıdan savunma isteyerek konuyu açıklığa kavuşturması, en azından fikir sahibi olması gerekirken fesih yoluna gitmesinin yerinde bir davranış olmadığı” gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı isteği kabu edilmiştir.
Oysa yukarıdaki ilkelerde de açıklandığı gibi iş ilişkisi güven esası üzerine kuruludur. Davalı işyeri davacıya güvenerek davacıyı “Takım Lideri” olarak çalıştırmaktadır. Olayın davalının savunduğu şekilde gerçekleştiği dosya içindeki 08.04.2006 tarihli tutanak ve tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. İşyerinden çıkarılmak istenen etin 9,5 Kg olması, bedelinin davacının 30 günlük ücretinden az olması 4857 sayılı İş kanunu 25/II (ı) bendine dayalı fesihlerde önem kazanabilir. Ancak işveren somut olayda feshi anılan kanunun 25/II e bendine dayandırmış ve anılan bende göre fesih haklıdır. Eylemle ceza arasında nispetsizlik de yoktur. Böyle olunca kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de ihbar tazminatı bakımından uygulanması gereken faiz konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 17. maddesine göre ödenmesi gereken ihbar tazminatında faize hak kazanabilmek için kural olarak işverenin temerrüde düşürülmesi gerekir. Bununla birlikte bireysel ya da toplu iş sözleşmesi ile iş sözleşmesinin feshi halinde kıdem tazminatının ödeme zamanıyla ilgili olarak açık bir hükme yer verilmişse, belirlenen ödeme tarihi faiz başlangıcı olarak esas alınır (Yargıtay 9.HD. 24.10.2008 gün 2008/ 30158 E, 2008/ 28418 K.).
İşe iade davası sonrasında işçinin süresi içinde başvurusuna rağmen işverence işe başlatılmadığı tarih fesih tarihi olmakla, ihbar tazminatı bakımından faiz başlangıcı da, işçinin işe alınmayacağının açıklandığı tarih ya da bir aylık işe başlatma süresinin sonudur.
İhbar tazminatı bakımından uygulanması gereken faiz oranı yasal faiz olmalıdır. Bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde faklı bir faiz türü öngörülmüşse, yasal faizin altında olmamak kaydıyla kararlaştırılan faiz uygulanır. Mahkemenin ihbar tazminatına en yüksek mevduat faizini aşmamak üzere yasal faize karar vermesi gerekirken en yüksek mevduat faizine hüküm kurması da doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.1.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.