1. Hukuk Dairesi 2014/20179 E. , 2017/3197 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 06.06.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ... .... v.d. vekili Avukat, davalı ... ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, kısıtlı ...’ın maliki olduğu 589 parsel sayılı taşınmazın bir kısmına komşu taşınmaz malikleri olan davalıların haklı ve geçerli bir neden olmaksızın müdahale ettiklerini ileri sürerek davalıların çekişmeli taşınmaza yönelik el atmalarının önlenmesini istemiştir.
Davalılar ..., ... ve ..., davacının taşınmazına müdahale etmediklerini, davacı ile aralarındaki husumet nedeniyle kötü niyetli olarak davanın açıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ..., çekişmeli taşınmaz ile kendilerine ait taşınmazın ortak murisleri ...’tan kaldığını, taksim ederek taşınmazları paylaştıklarını, taşınmazların halen paylaşıma uygun kullanıldığını, ancak paylaşım öncesi meydana gelen bir el atmanın saptanması halinde fazla kısmı iade etmeye hazır olduğunu belirtmiştir.
Davanın kabulü ile çekişme konusu 589 parsel sayılı taşınmaza davalıların el atmasının önlenmesine ilişkin verilen karar, Dairece; ‘’ … tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda hükme yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, mahallinde iki defa keşif yapıldığı, bilirkişilerden rapor ve ek raporlar alındığı görülmekte ise de, anılan raporlar arasında davalıların tecavüz ettikleri yerlerin yüzölçümleri konusunda çelişkiler mevcut olup, bu çelişkiler giderilmeden sonuca gidilmiş, ayrıca kadastrosu yapılmış, çapa bağlanmış taşınmazlar bakımından ölçümler teknik veriler esas alınmak yerine her defasında tarafların farklı yer gösterimlerine göre yapılarak farklı sonuçlara ulaşıldığı, son hükme esas alınan raporda ise hangi davalının tecavüze konu kullandığı bölümün belirtilmediği, dolayısıyla, infazı kâbil bir hüküm oluşturulmadığı görülmektedir. O halde, mahkemece, harita mühendisi veya temin edilemediği takdirde tapu fen memuru sıfatını taşıyan üç kişilik uzman bilirkişi heyeti marifetiyle mahallinde keşif yapılması, hangi davalının taşınmazın hangi bölümüne ne kadar müdahalesi olduğunun belirlenmesi, diğer bilirkişi raporları da irdelenerek uygulamayı gösterir,
denetime elverişli, infazı mümkün kroki ve rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir. Kabule göre de, mahkeme kararının infazı kabil olması gerektiği dikkate alınarak hüküm yerinde hangi davalının taşınmazın neresine olan müdahalesinin önlenmesine karar verildiğinin gösterilmeyerek bilirkişi raporuna atıfta bulunulması doğru olmadığı gibi, davalıların elattıkları yerlerin miktarı esas alınarak tarla değeri üzerinden belirlenecek dava değerine göre ayrı ayrı yargılama gideri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulmaları gerekirken toplam miktar üzerinden birlikte sorumlu tutulmaları da isabetsizdir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile 22/05/2014 havale tarihli fen bilirkişi rporuna ekli krokide; ‘’ A ‘’ ve ‘’ B ‘’ harfleri ile gösterilen yerlere davalı ...’ın, ‘’ C ‘’ harfi ile gösterilen yere davalı ...’ın, ‘’ D ‘’ harfi ile gösterilen yere davalı ...’ın ve ‘’ G ‘’ harfi ile gösterilen yere davalı davalı ... ...’in el atmalarının önlenmesine, ‘’ E ‘’ ve ‘’ F ‘’ harfleri ile gösterilen ve yol olarak kullanılan yerlere ilişkin davanın reddine, ‘’ H ‘’ harfi ile gösterilen yere dava dışı ...’ın el atması nedeniyle anılan kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 589 parsel sayılı taşınmazın davacı ...’a ait olduğu, komşu 610 sayılı parselin davalılar ..., ... ve ... adına, 590 sayılı parselin ise ... adına kayıtlı olduğu kayden sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, dosya kapsamından 22/05/2014 havale tarihli bilirkişi kurul raporuna ekli krokide çekişmeli 589 sayılı parsel içerisinde kalan ve zeminde ‘’ E ‘’ ve ‘’ F ‘’ harfleri ile yol olarak gösterilen kısımların davacı ile davalılar tarafından birlikte yol olarak kullanıldığı, davalılar tarafından anılan yolun davacının muvafakati ile kullanıldığının savunulduğu, ne var ki bu savunmanın ispat edilemediği, öte yandan muvafakatin varlığı ispat edilse dahi dava açılmakla birlikte yolun kullanımına ilişkin muvafakatin ortadan kalktığı ve davalıların kullanımının herhangi bir hakka dayanmadığı anlaşılmakla anılan krokide ‘’ E ‘’ ve ‘’ F ‘’ harfleri ile gösterilen kısımlara yönelik de el atmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi isabetsizdir.
Öte yandan, hükmüne uyulan bozma ilamında davalıların el attıkları yerlerin miktarı esas alınarak tarla değeri üzerinden belirlenecek dava değerine göre ayrı ayrı yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaları gerektiği belirtilmesine karşın, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı ve her bir davalının el attığı yer ile ilgili sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeksizin toplam değer üzerinden bulunan vekalet ücretinden davalıların sorumlu tutulmaları hatalıdır.
Hal böyle olunca, 22/05/2014 havale tarihli bilirkişi kurul raporuna ekli krokide çekişmeli 589 sayılı parsel içerisinde kalan ve zeminde ‘’ E ‘’ ve ‘’ F ‘’ harfleri ile yol olarak gösterilen kısımlara yönelik el atmanın önlenmesi isteğinin kabul edilmesi ve davalıların el attıkları kısımların tarla değerleri üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına ayrı ayrı vekalet ücretlerine hükmedilmesi gerekir iken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.