Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/14184
Karar No: 2018/7989
Karar Tarihi: 20.09.2018

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/14184 Esas 2018/7989 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/14184 E.  ,  2018/7989 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, müvekkilinin desteğinin yolcusu olduğu, davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada müvekkilinin desteğinin öldüğünü açıklayıp maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
    Davalı vekili, müvekkiline sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, tüm kusurun karşı araç sürücüsüne ait olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, toplanan delillere göre; meydana gelen kazada davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalmaya dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Trafik kazası sonucunda araçta yolcu olarak bulunan davacının desteği ölmüştür. Davalı, desteğin yolcusu olduğu aracın trafik sigortacısıdır. Desteğin yolcusu olduğu aracın sürücüsü ..., kazaya karışan diğer aracın sürücüsü ...’dır.
    Davacı vekili; müvekkilinin desteğinin yolcusu olduğu, davalıya trafik sigortalı aracın kusuru ile kazaya sebebiyet verdiğini açıklayıp destekten yoksun kalma tazminatının tahsilini istemiştir.
    Davalı vekili; müvekkiline sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu bu nedenle zarardan sorumlu olmadıklarını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Eldeki davanın davacısı ... tarafından hem desteğin yolcusu olduğu aracın, hem de karşı aracın trafik sigortacıları aleyhine açılan davada, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince 2010/34 Esas sayılı dosyasından alınan 05.07.2010 tarihli kusur raporunda desteğin yolcusu olduğu, davalı ...Ş."ye sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu, karşı aracın trafik sigortacısı olan davalı ...Ş."ye sigortalı araç sürücüsü..."ının %100 kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalı ...Ş. aleyhine açılan dava atiye terk edilerek takipsiz bırakıldığından HUMK"un 409/1. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına, karşı aracın trafik sigortacısı olan davalı ...Ş. aleyhine açılan dava yönünden davacılar vekilince bu sigorta şirketinden talep ettikleri tazminatı tahsil etiklerini beyan ettikleri gerekçesi ile davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
    Kazaya karışan araç sürücüleri ... ile ..."ın sanık olarak yargılandığı ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2009/233 Esas - 2009/331 Karar sayılı dosyasında alınan kusur raporunda davalı ...Ş."ye sigortalı araç sürücüsü ..."ın 2. derecede tali kusurlu olduğu, karşı aracın trafik sigortacısı olan davalı ...Ş."ye sigortalı araç sürücüsü..."ının 1. derecede asli kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkemece bu rapor hükme esas alınarak sanık ..."nın dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek eyleminden dolayı 5237 Sayılı TCK"nun 85/2 ve 61. Maddeleri gereğince sanığın asli kusurlu olması, ölen ve yaralanan şahısların sayısının fazlalığı ve eyleminin özellikleri dikkate alınarak takdiren asgari haddin üzerinde 4 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, sanık ... hakkında dikkatsizlik ve tedbirsizlikle birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek eyleminden dolayı 5237 sayılı TCK’nun 85/2 ve 61. Maddeleri gereğince kamu davası açılmış ise de; taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevî durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açtığından 5237 sayılı TCK’nun 22/6 maddesi ile CMK’nun 223/1-4b ve 230/3 maddeleri gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, anılan karar Yargıtay denetiminden geçerek sanığın kusur durumuna ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün 5237 sayılı TCK"nın 53/1. maddesinde öngörülen hak yoksunluklarına yönelik düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece de ... 1. Asliye Hukuk mahkemesince 2010/34 Esas sayılı dosyasından alınan 05.07.2010 tarihli kusur raporu hükme esas alınarak; davalıya sigortalı sürücüsü kusursuz olduğu, davalının sorumluluğu bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar karar verilmiştir.
    Uyuşmazlık; Ceza mahkemesinde her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğu ile sonuçlanan davada belirlenen maddi olguların somut olayda kusur durumunun tespitinde hukuk hakimini bağlayıp bağlamayacağı noktasındadır.
    Öncelikle ifade etmek gerekir ki, Ceza hukuku ve Medeni Hukuk arasındaki ilişki Borçlar Kanununun 53. maddesinde; “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyla de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” şeklinde düzenlenmiş ve kural olarak bağımsızlık ilkesi benimsenmiştir. Madde bu yönüyle irdelendiğinde; Hukuk hakimi kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değildir. Ancak; aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak yapılan maddi olgular ile bağlıdır. Burada hemen vurgulamakta yarar vardır ki; hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak delilleriyle tespit edilip edilmediği olmalıdır. Yasadaki açık düzenleme, yerleşen yargısal uygulama ve bilimsel görüşler karşısında; kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararın, diğer söyleyişle fiilin işlendiği sabit olduğu halde kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptamanın tek başına Hukuk Hakimini bağlayacağını kabule olanak bulunmamaktadır.
    Nitekim aynı ilkeler kararlı biçimde Hukuk Genel Kurulunun 10.12.1975 gün ve 11 E., 406 K. ; 25.11.1983 gün ve 4-261E,1220 K.; 17.06.1998 gün ve 1998/19-523 E.-508 K.; 28.11.2001 gün ve 2001/11-1103 E.,1084 K.; 21.11.2001 gün ve 2001/4-955 E., 1073 K sayılı ilamlarına da açıklıkla kabul edilip, vurgulanmıştır.
    Bu ilkeler çerçevesinde uyuşmazlığın çözümü için, somut olayın incelenmesi ve maddi olguların ortaya konulması gerekir. Şöyle ki:
    İlk olarak dosyada delil olarak bulunan ... ile ..."ın sanık olarak yargılandığı ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2009/233 Esas - 2009/331 sayılı dosyası incelendiğinde; yapılan yargılamada delil olarak dosyada bulunan kaza tespit tutanağında “otomobil sürücüsü ..."nın bağlantı yoldan çıktığı yolu kontrol etmeden çıktığından asli kusurlu olduğu, diğer sürücü ..."ın kusurunun olmadığı” belirtilmiş, olayın oluş şekli ise; “... İlinden ... İLçesi yönüne seyir eden ... yönetimindeki minibüsün ... Petrol önüne geldiğinde, bölünmüş yoldan ... Petrole girmeye çalışan ... yönetimindeki otomobille çarpışması” şeklinde belirtilmiş, çizilen krokide de araçların durumu, geliş yönleri, sürüklenme izleri, çarpışma noktaları, Petrolün yeri gösterilmiştir. Ceza mahkemesince hükme esas alınan raporda “sanık sürücü ..."ını ilk geçiş önceliğine uymadığı saptaması ile sanığın olayda 1. dereceden kusurlu olduğu, diğer sürücü ..."ın ise kullandığı aracın hızını aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığından olayda 2. dereceden kusurlu olduğu görüşü bildirilmiştir. Ceza mahkemesi bu rapordaki gerekçeleri aynen kabul ile karar verilmiştir.
    Yine dosyada delil olarak bulunan ... 1. Asliye Hukuk mahkemesince 2010/34 Esas sayılı dosyasında dosyasında açılan tazminat davasında ise; sürücü ..."nın %100 kusurlu olduğu, ..."ın kusurlu olmadığı, ..."nın dalgın, tedbirsiz ve dikkatsiz araç kullandığı, ikiden fazla şeritli taşıt yollarında karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girme kuralını ihlal ettiği kabul edilmiştir. Bu raporlara dayanılarak verilen davanın reddi kararı ile ceza mahkemesindeki maddi olguların kabulü arasında çelişki doğmuştur.
    Somut olayın açıklanan özellikleri ve yukarıda vurgulanan ilkeler karşısında; hukuk hakimini bağlayacak maddi vakıa kaza yerinin özellikleri, kavşak olup olmadığı, çarpışma noktaları, çarpışmadan sonra araçların durduğu yer ile çarpışma noktasına olan uzaklıkları, sürtünme mesafeleri, araçların kavşak içinde ve yol bölümünde kat ettikleri mesafe, araçların kavşağa yaklaşırken sahip oldukları hız olgusudur.
    Açıklanan nedenlerle mahkemece, davalıya sigortalı araç sürücüsünün ceza mahkemesinde 2. derecede kusurlu bulunması karşısında bu kusur durumuyla ve buna etkili tespit edilen olguların araştırılarak ve taraflarca ileri sürülen delillerin toplanması ve kusur durumunun içinde ceza dosyasının da yer aldığı bu delillerin tümü birlikte değerlendirilerek tespiti gerekir. Yargılamada birliğin sağlanması ve yargıya olan güvenin sarsılmaması bakımından anılan ceza dosya da getirtilerek kusur oranı bakımından her iki dosyadaki bilirkişi raporu arasındaki çelişkilerin giderilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi