16. Hukuk Dairesi 2016/18169 E. , 2017/7290 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; Yargıtay Hukuk Daireleri İş Bölümü İnceleme Kurulu"nun 27.12.2016 tarih 2016/47548 Esas, 49002 Karar sayılı ilamıyla; uyuşmazlığın, 2510 sayılı Kanun"un 23. maddesine göre mülkiyet kazanıldığı halde tapuya tescil işlemi yapılmayarak Hazine adına tescil edilen taşınmazların tapu kaydının iptali ve tescili, aksi halde bedeli tespit edilerek ödenmesi istemine ilişkin olduğu belirtilerek dosyanın Dairemize gönderilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılıp, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda .... (...) Köyü çalışma alanında bulunan 55 ve 204 parsel sayılı 15.860,00 ve 130.200,00 meterkare yüzölçümündeki taşınmazlar tarla niteliği ile 15.04.1951 yılında Hazine adına tescil edilmiş, dava dışı...tarafından yapılan itiraz üzerine Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; 55 sayılı parsel 16.08.1956 tarihinde, 204 sayılı parsel ise 05.01.1957 tarihinde hükmen yine Hazine adına tescil edilmiş ve 55 parsel 19.11.1975 tarihinde dava dışı .... Üniversitesine kayden satılmış, 204 parselin ise beyanlar hanesine ... Üniversitesince ve ... tarafından kamulaştırıldığı şerhi verilmiş ve her iki taşınmaz daha sonra imar nedeniyle çok sayıda parsellere ifraz görmüştür. Davacılar ... ve arkadaşları, taşınmazların iskanen murislerine verildiğini öne sürerek 55 parselin tamamının, 204 parselin ise 42.000,00 metrekare miktarındaki bölümünün tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescili; mümkün görülmediği taktirde taşınmazların rayiç bedellerinin tespiti ile tespit edilecek bu bedelden şimdilik 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ve yine miras payları oranında kendilerine ödenmesi istemiyle dava açmışlardır. Yargılama sırasında davacılar vekilince talep edilen bedel, dosyaya sunulan bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah dilekçesiyle arttırılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 114.585.466,62 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalıdan alınarak, 15.076.888,88 TL"nin davacı ..."e, 18.846.111,10"ar TL"nin davacılar ..., ..., .... (....) ve ..."ya, 6.030.755,56"şar TL"nin davacılar ...(....), ...,.... (....) ve ..."a, 1.111,1 TL"nin davacı ..."e ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacıların murisleri ..., .... ve...."nın iskanlı göçmen oldukları, çekişmeli taşınmazların kendilerine tahsis edildiği, ancak taşınmazları davalı Hazine tarafından ... Üniversitesi"ne satılmış olduğundan mülkiyet hakkının geri dönemeyecek olması nedeniyle bedeline hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulumamaktadır. Taşınmazların kadastro tespitleri 15.04.1951 tarihinde yapılmış, 55 sayılı parsele 15.04.1951 tarihinde, 204 parsele 20.05.1951 tarihinde 3. kişi konumunda olan .... tarafından itiraz edilmesi nedeniyle tutanakları davalı hale gelmiş; yapılan yargılama sonucunda 55 parsel yönünden hükmen 1956 tarihinde, 204 parsel yönünden ise yine hükmen 1957 yılında Hazine adına tapu kayıtları oluşmuştur. Her ne kadar çekişmeli taşınmazların davacıların murislerine 17.12.1951 tarihinde temlik edildiği ileri sürülmüş ise de, temlik tarihi itibariyle taşınmazlar Hazinenin uhdesinde bulunmayıp, davalı olduğuna ve Hazinenin kayden malik olmadığı taşınmazları temlik etme yetkisi bulunmadığına göre söz konusu temlik işleminin hukuki sonuç doğurması mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan davacıların murisleri tarafından taşınmazlara el de konulmamıştır. Diğer bir anlatımla; davacı taraf yararına tahsis işleminin yapıldığı andan itibaren her hangi bir ayni hak doğmadığı gibi 63 yıl sonra açılan eldeki davada davacı tarafın ihlal edilmiş bir ayni ya da şahsi hakkı da bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; temyize konu tazminat isteminin reddine karar vermek gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşürek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, 31.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.