Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/5
Karar No: 2016/296

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/5 Esas 2016/296 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Bafra 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin karşılıksız yararlanma suçundan beraat kararının Yargıtay 2. Ceza Dairesi tarafından isabetsizlik gerekçesiyle bozulduğu ve yerel mahkemenin yeniden direnme kararı verdiği ancak sanığın haberdar edilmeden bu kararın verildiği belirtilmiştir. CMUK'un 326. maddesi uyarınca, bozma kararı sanık lehine olsa dahi davaya yeniden bakacak mahkeme ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar. Sanığın duruşmadan haberdar edilmeden, sanığın bozmaya karşı beyanlarının sorulmaması sebebiyle savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olan direnme kararı isabetsiz bulunmuştur. Bu karar sonucunda, Bafra 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararının bozulmasına ve dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmiştir. Kararda, CMUK'un 5320 sayılı Kanunu ve 1412 sayılı Kanun'un 8. maddesi hükümleri detaylı ve açıklayıcı bir şekilde anlatılmıştır.
Ceza Genel Kurulu         2016/5 E.  ,  2016/296 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza

    Sanık ..."ın karşılıksız yararlanma suçundan beraatine ilişkin, Bafra 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 02.07.2013 gün ve 520-831 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 21.04.2015 gün ve 4494 - 8457 sayı ile;
    " Fiilin suç oluşturmaması nedeniyle derhal beraat kararı verilmesi dışında delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması saptanmadan beraat kararı verilemeyeceği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve dairemizin uyum gösteren kararlarının da bu yönde olduğu gözetilmeden 5271 sayılı CMK"nun 193/2. maddesine yanlış anlam verilmek suretiyle sanığın sorgusu yapılmadan delil takdiri yapılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması " isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bafra 1. Asliye Ceza Mahkemesi ise 02.06.2015 gün ve 297-488 sayı ile;
    "... 5271 sayılı CMK"nun 193/2. maddesindeki "sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir." şeklindeki hüküm; yasaların açık ve anlaşılır olması gerektiği şeklinde evrensel prensip karşısında gayet açık ve anlaşılabilir durumdadır.
    Şu hale göre; ne anılan maddenin gerekçesinde, ne de metninde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle derhal beraat kararı verilmesi dışında delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması saptanmadan beraat kararı verilemeyeceği, şeklinde bir anlatın bulunmamakta olup; AİHS"nin 6/1. maddesinde düzenlenen makul süre ilkesi de dikkate alındığında; Yargıtay 2. Ceza Dairesinin mahkememiz kararının bozulması yolundaki kararına uymak mümkün olmamıştır." gerekçesiyle ilk hükmünde direnmiştir.
    Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.12.2015 tarih, 403091 sayı ve "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçeyle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmaz, karşılıksız yaralanma suçundan sanığın savunması alınmadan beraat hükmü kurulmasının savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, öncelikle, sanığın bozmaya karşı diyeceklerinin tespiti amacıyla duruşmadan haberdar edilmesi gerekliliğine uyulup uyulmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Özel Dairenin bozma ilamından sonra, yerel mahkemece 02.06.2015 günü resen celse açıldığı ve sanığın duruşmadan haberdar edilmeden açılan bu celsede direnme hükmü kurulduğu,
    Anlaşılmaktadır.
    1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanununun 8. maddesi uyarınca yürürlükte olan 326. maddesinde;
    "Yargıtay"dan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak mahkeme ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
    Sanık veya müdahil ve vekillerine davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları tespit edilmemiş olsa dahi duruşmaya devam edilerek dava gıyapta bitirilebilir. Ancak sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenilmesi gerekir" düzenlemesi yer almaktadır.
    Bu hüküm gereğince, bozma kararı sanık lehine olsa dahi, bozmadan sonra yapılan yargılamada yerel mahkemece sanık, katılan ve varsa müdafii ve vekillerine duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilip, duruşmadan haberdar olmaları sağlanmalıdır. Yerleşik yargısal kararlarda açıkça vurgulandığı üzere, tebligat yapılamaması ya da davetiye tebliğ olunmasına rağmen sanığın duruşmaya gelmemesi durumunda, sonradan hükmolunacak cezanın, bozma ilamına konu cezadan daha ağır yaptırım içermemesi halinde yargılamaya devam olunarak bir karar verilebilecektir.
    Nitekim Ceza Genel Kurulunun 16.09.2014 gün ve 214-383; 20.10.2015 gün ve 691-331 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Özel Dairenin bozma kararından sonra yerel mahkemece sanığa davetiye tebliğ edilmeden ve duruşmadan haberdar olması sağlanmadan resen celse açarak önceki kararda direnilmiştir. Sanığın duruşmadan haberdar edilip bozmaya karşı beyanlarının sorulmaması, savunma hakkının sınırlandırılması niteliğinde olup, bu husus CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/1. maddesine aykırıdır.
    Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, sanığın duruşmadan haberdar edilip bozma ilamına karşı beyanlarının sorulmaması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Bafra 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.06.2015 gün ve 297-488 sayılı kararının, sanığın duruşmadan haberdar edilip bozmaya karşı beyanlarının sorulmaması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.05.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi