16. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/12424 Karar No: 2017/7281 Karar Tarihi: 31.10.2017
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/12424 Esas 2017/7281 Karar Sayılı İlamı
16. Hukuk Dairesi 2015/12424 E. , 2017/7281 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucunda ... Köyü çalışma alanında bulunan 107 ada 8, 9, 10, 11,12 parsel sayılı 997.02, 364.75, 265.25, 77.20, 158.43 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ham toprak niteliğiyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazların adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler taşınmazın öncesinde sınırında bulunan yoldan sonra gelen bir kısım yer ile birlikte bir bütün halde iken 1952 yılında yapılan yol nedeniyle ikiye bölündüğünü, 1960"lı yıllarda yolun genişletildiğini ve çekişmeli taşınmazların yol ile ... nehri arasında kalan kısmını oluşturduğunu, davacının babasının zilyetliğinde iken ölümüyle davacı tarafından kullanıldığını beyan etmişlerdir. Keşif sonucunda zirai bilirkişi, taşınmazın eğiminin % 5-20 arasında değiştiğini, yol yapımından dolayı dökülen taşların temizlenmediğini, imar-ihya edilmediğini, tarım arazisi olarak kullanılmadığını, üzerinde 45-50 yaşlarında incir ağaçları bulunmakla birlikte uzun yıllardır kaderine terk edilmiş olduğunu, sonuç itibariyle hali arazi niteliği taşıdığını bildirmiş, jeolog bilirkişisi ise; taşınmazın yamaç molozu niteliğinde bulunduğunu ifade etmiştir. Hal böyle olunca; taşınmaz öncesinde tarım arazisi olarak kullanılmış olsa dahi 1950"li yıllarda yolun yapılması sırasında oluşan molozlarla kaplandığı ve o tarihten itibaren imar-ihyaya muhtaç yer haline geldiği diğer bir anlatımla davacının ve öncesinde babasının taşınmazlarda 1950"li yıllardan itibaren ekonomik amacına uygun bir zilyetliğinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken konusunda uzman bilirkişilerce düzenlenen raporlara aykırı düşen yerel bilirkişi beyanlarına değer verilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazinenin temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 31.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.