17. Hukuk Dairesi 2015/15466 E. , 2018/7939 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacının 02/07/2013 tarihinde sevk ve idaresindeki... plakalı aracı ile seyir halinde iken, karşı istikametten gelen ... plakalı davalının sevk ve idaresindeki aracın hatalı sollama yapması nedeniyle virajı alamayarak ters şeride girdiğini ve davacının kullandığı araca çarptığını, bu kaza neticesinde davacının yaralandığını ve hastaneye giderek tedavisini yaptırdığını, davalının neden olduğu kaza neticesinde davacının aracında meydana gelen hasar sebebiyle araçtaki değer kaybının ... 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/58 D.İş sayılı dosyası ile 5.625,00 TL olarak tespit edildiğini, davacının yaşanan hadise nedeniyle maddi olduğu kadar, manevi olarak da zarara uğradığını, aracının içerisindeyken yaşadığı kaza nedeniyle şok geçirdiğini ve halen bu şokun tesiri içerisinde olduğunu, yaşanan hadise ve şok nedeniyle, davacının iş bu aracını veya herhangi bir aracı uzunca bir süre kullanamadığını ileri sürerek, 6.331,50 TL maddi tazminatın ve 3.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 02/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; davacının yabancı uyruklu bir kişi olduğunu, bu nedenle dava açarken teminat yatırma zorunluluğu bulunduğunu, öncelikle davacının teminat yatırması gerektiğini, davacının aracının daha önceden de hasar gördüğünü, davacının tek taraflı olarak yaptırdığı değer
kaybına ilişkin tespiti kabul etmediklerini, trafik kazalarında manevi tazminat talebinde bulunulabilmesi için, cismani bir zararın oluşması gerektiğini, ... tarafların olaydan sonra yaralanma olmadığı için aralarında, maddi hasarlı kaza tespit tutanağı düzenlediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 4.500,00 TL değer kaybına ve davacının manevi tazminat talebinin kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiş, verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybının tazmini ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Hükme esas alınan 26.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda değer kaybı hesaplanırken, davaya konu otomobilin yaşı, modeli, markası, uğradığı hasar durumu, incelenen hasarlı araç fotoğrafları, yapılan tamirata göre ve bilirkişi heyetince yapılan piyasa araştırmasına göre araçtaki değer kaybının 4.500,00 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. Değer kaybının nasıl hesaplandığına dair raporda ayrıntılı bilgi yer almamaktadır. Dosyadaki değer kaybın ilişkin alınan diğer bilirkişi raporu ve tespit dosyasındaki bilirkişi raporu da dairemizce benimsenen değer kaybı hesaplama yöntemine uymamaktadır.
..., davacının talep ettiği değer kaybı zararı belirlenirken yapılması gereken, aracın kaza tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarına göre hasarsız haldeki 2. el değerinin belirlenmesi ve aracın tamir edilmesinden sonra, aracın yaşı, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği dikkate alındığında yine serbest piyasa koşullarında 2. el değerinde ne kadarlık bir azalma olacağının belirlenmesinden ibarettir.
Bu durumda mahkemece, İTÜ’den seçilecek konusunda uzman bilirkişi kurulundan, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında araçtaki değer kaybının tespiti hususunda yeniden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime müsait bilirkişi raporu alınarak
sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3- Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı ... İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı , olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Somut olayda, davacı ...’nın yaralanma derecesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, olay tarihine göre paranın alım gücü gibi nedenler dikkate alındığında, davacı ... için hükmedilen manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz
itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 19.09.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.