
Esas No: 2013/9539
Karar No: 2014/2500
Karar Tarihi: 02.04.2014
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2013/9539 Esas 2014/2500 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/10/2013
NUMARASI : 2013/425-2013/508
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl davada davacı-karşı davada davalı ve karşı davada davalı vekillerince duruşmasız, asıl davada davalılar-karşı davada davacılar vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl davada davacı-karşı davada davalı ve karşı davada davalı vekili Av. A. B.. ile asıl davada davalılar-karşı davada davacılar H.. A.. ve vasisi G. İ.., H.. A.."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, asıl davada, yüklenici müvekkili ile arsa sahiplerinden olan davalılar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereğince müvekkiline ve diğer yükleniciye yapılan tapu devrine istinaden arsa sahiplerine eşit verilecek şekilde 40.000,00 TL’nin banka havalesiyle davalı H.. A..’e gönderildiğini, sözleşmenin ifa edilemeyeceği anlaşılınca karşılıklı olarak sözleşmenin feshedildiğini, yüklenicilere devredilen tapudaki hissenin arsa sahibi diğer davalı H.. A..’e tapuda devir yoluyla iade edildiğini ancak müvekkiline 40.000,00 TL’nin iade edilmediğini ileri sürerek, şimdilik 5.000,00 TL’nin davalıların ihtarname ile temerrüde düştükleri 06.09.2009 tarihinden itibaren temerrüt faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslahla istemini 40.000,00 TL’ye çıkartmıştır.
Davalılar vekili, asıl davanın reddini isteyerek, karşı davayla, sözleşmenin tek taraflı fesih edilmesi nedeniyle zarara uğradıklarını ileri sürerek, 7.000,00 TL müspet, menfi zarar, maddi-manevi tazminat ve cezai şart alacağının karşı davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Karşı davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, asıl ve karşı davanın reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 08.07.2013 tarih ve 2384 E., 4771 K. sayılı ilamıyla, davalılar-karşı davacılar vekilinin temyiz itirazları reddedilerek, davacı-karşı davalı A.. Y.. yararına, davacının davalı H.. A..’e 14.09.2007 tarihinde 40.000,00 TL banka havalesiyle gönderdiği, taraflar arasındaki sözleşme hükmü ve bu talep açısından husumet hususu da gözetilerek, taleple de bağlı kalınarak bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, yerel mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargıla sonucunda, asıl davanın kabulü ile 5.000,00 TL’nin 06.09.2009 tarihinden, 35.000,00 TL’nin ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Taraf teşkili yargılamanın her aşamasında re"sen dikkate alınması gereken bir husustur. Asıl davada davacı A.. Y.. ile karşı davada davalı K.. Y.. arasındaki ilişki, BK’nın 520 (TBK’nın 620) ve devamı maddelerinde düzenlenmiş bulunan adi ortaklık ilişkisidir. Asıl davada davayı adi ortaklardan A.. Y.. açmıştır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği mevcut değildir. Bu itibarla, adi ortaklık adına açılacak olan davayı bütün ortakların veya diğer ortaklardan bu konuda açık yetki almış idareci ortağın açması gerekir.
Somut olayda, karşı davada davalı K.. Y..’ın verdiği açık yetkiye ilişkin delile dosya içerisinde rastlanmamıştır.
Bu durumda, mahkemece, davada taraf olmayan ve davacı ile aralarında adi ortaklık ilişkisi bulunan K.. Y.. davaya dahil edilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu lazimeye uyulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu husus kamu düzenine ilişkin olmakla hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre, davaya konu edilen paranın davalılardan H.. A.. hesabına gönderildiğine, davacı A.. Y.. vekilinin 25.03.2010 tarihli oturumdaki, paranın H.. A..’den istedikleri yönündeki beyanına, Dairemizin anılan bozma ilamındaki husumet hususunun da gözetilmesi gerektiğine ilişkin ibaresine göre, davalılardan H.. A.. aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmadığı gibi;
Yine kabule göre, davacı A.. Y..’ın davalılara hitaben keşide ettiği 29.08.2009 tarihli ihtarnameyle, 40.000,00 TL’nin 7 gün içerisinde ödenmesini istemiş olmasına, davalıların 06.09.2009 tarihi itibariyle temerrüde düştüklerinin mahkemece kabul edilmesine ve bu hususun hüküm bölümünde anılmasına rağmen, tüm alacağın 06.09.2009 tarihinden itibaren temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekirken, bu lazimeye uyulmayarak ıslahla artırılan 35.000,00 TL’lik kısma ıslah tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.