1. Hukuk Dairesi 2015/15 E. , 2017/3120 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatlmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ...’den intikal eden 264 parsel sayılı taşınmazda davalı ile birlikte paydaş olduklarını, sözlü olarak uyarmalarına rağmen davalının sadece kendi payına düşen alanları değil, kendilerinin ve diğer paydaşların paylarına düşen alanları da ekip sürmek ve üzerinde seralar yaptırmak suretiyle kullandığını ileri sürerek, 264 parsel numaralı taşınmazdaki paylarına yönelik el atmanın önlenmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, 264 parsel sayılı taşınmazla ilgili daha önce kendisi aleyhine açılan ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/820 Esas sayılı dosyasıyla açılan el atmanın önlenmesi davasında davanın reddine karar verildiğini,verilen bu kararın kesin hüküm mahiyetinde olduğunu, ayırıca söz konusu taşınmaza davacıların iddia ettiği şekilde bir müdahalesinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “... tarafların iddia ve savunmaları da gözetilmek suretiyle, yerinde keşif yapılıp aralarında daha önce görülen 2003/820 Esas sayılı dava dosyasının getirtilip mahallinde uygulanması, çekişme konusu yerin aynı yer olup olmadığının açıklığa kavuşturulması; ondan sonra, anılan dava dosyasında taraflar bakımından kesinleşmiş olgular varsa, bu olguların da paylı mülkiyet ilkeleriyle birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacılar vekilinin 05.06.2014 tarihli dilekçesinde çekişme konusu 264 parsel sayılı taşınmazda paydaş olarak yer alan davacılardan ...’in payını dava dışı kardeşi...’e devrettiğini belirtmesi üzerine, mahkemece bu durumun tespiti için tapu müdürlüğünden en son tapu kaydı istendiği, ancak tapu kaydı gelmeden hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 125.maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu maddede, "" dava konusunun devri "" kenar başlığı altında; "" davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder"" şeklinde düzenleme getirilmiştir.
O halde, davanın devamı sırasında (karardan önce) davacı ...’ün taşınmazdaki payının el değiştirdiği gözetildiğinde HMK"nın 125. (HUMK"nun 186) maddesinde öngörülen usulü işlemlerin tamamlanması, ondan sonra esas hakkında hüküm kurulması gerekeceğinde kuşku yoktur.
Hâl böyle olunca; öncelikle en son tapu kaydının dosyaya getirtilmesi ve anılan yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle işlem yapılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, değinilen husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.