1. Hukuk Dairesi 2015/111 E. , 2017/3097 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil;tenkis davası sonunda yerel mahkemece tapu iptal-tescil isteği yönünden davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil; olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanı ..."ın kayden maliki olduğu 7 numaralı bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini davalı kızı ..."a satış suretiyle temlik ettiği,eldeki davanın murisin oğlu ... tarafından yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu ileri sürülerek açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince ,miras bırakan ..."ın ölümüyle geriye mirasçıları olarak davacı oğlu ... ,davalı kızı ... ile dava dışı çocukları ... ve torunu..."in kaldığı,miras bırakanın ölümünden önce tüm malvarlığının 1166 ada 16 sayılı parsel üzerindeki 3,7 ve 9 numaralı mesken vasıflı taşınmazlardan oluştuğu,murisin 26.09.1988 tarihli resmi akitle çekişmeli 7 no"lu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini davalı kızı ..."a ,3 no"lu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini ise;dava dışı kızı ..."a satış suretiyle temlik ettiği,yine,9 no"lu bağımsız bölümün intifa hakkını uhdesinde tutarak ölünceye kadar bakıp gözetmek şartıyla çıplak mülkiyetini davacı oğlu ..."a 11.05.1988 tarihinde devrettiği görülmektedir. Öte yandan,miras bırakan ... tarafından sağlığında düzenlenen ve adı geçenin imzasını taşıyan 10.03.2010 tarihli ""beyanımdır"" başlıklı belgenin içeriği itibariyle murisin yaptığı temlikleri hangi amaçla gerçekleştirdiğini açıklar nitelikte bulunduğu,nitekim,anılan belgede mirasbırakanın aynen""...ileride mirasımın eşit olarak paylaşılması kaydıyla 3 dairemin çıplak mülkiyetlerini ..., ... ve ..."a devrettim.Amacım taşınmazların tamamının satılmasını önlemektir. Ölümümden sonra tapu sahipleri diğer mirasçılar... haklarını karşılayacaklardır ve böylece taşınmazlar ailenin elinden çıkmamış olacaktır..."" şeklinde beyanda bulunduğu ve bu gaye doğrultusunda davalı ... ve dava dışı ..."ın T.C. ... Başkonsolosluğu"ndan tasdikli 13.09.2011 tarihli belge ile 3 ve 7 numaralı bağımsız bölümlerden ... ve ..."in miras paylarına karşılık gelen miktarı nakden ödemeyi taahhüt ettikleri,bilahare,davalı ..."ın çekişme konusu 7 numaralı bağımsız bölümden dava dışı mirasçıların 1/5 oranındaki miras paylarına isabet eden bedeli rayiç değer olarak belirlenen 80.000,00 TL üzerinden dava dışı mirasçılar ... ve ..."e ayrı ayrı ödediği ve böylece ,dava dışı mirasçıların dava konusu 7 no"lu bağımsız bölüme dair hiçbir hak ve alacakları kalmadığına dair 05.01.2012 tarihli ""makbuz ve ibranamedir"" başlıklı belgeyi tanzim ettikleri dosya kapsamıyla sabittir.
Açıklanan olgu ve deliller yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde ,miras bırakan ..."ın davalı kızına yaptığı temlikin muvazaalı olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Zira murisin ,asıl amacı ve gerçek iradesi, mülkiyetin üçüncü kişilere naklini önlemek ve böylece taşınmazların aile içerisinde kalmasını temine yönelik olup;diğer mirasçılardan mal kaçırma niyeti ile hareket etmediği açıktır.
Bu durumda, mahkemece ,tapu iptali ve tescil isteğinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan, dava dilekçesinde muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil talebi yerinde görülmediği takdirde; tenkis isteğinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca,mahkemece,tenkis istemi yönünden inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.