17. Hukuk Dairesi 2018/2619 E. , 2018/7908 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın husumet yönünden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalının maliki bulunduğu ... plakalı aracın ... ... A.Ş. nezdinde sigortalı olduğunu, sigortalı aracın dava dışı ... plakalı araca çarpması sonucu trafik kazasının meydana geldiğini, kaza anında davalı sürücünün ehliyetinin bulunmadığını, kaza sonrasında dava dışı ... plakalı aracın sigortacısı ... Anonim ... A.Ş"nin yapmış olduğu rücuen tazminat talepli başvurusu sonucunda ekspertiz raporuna göre hesaplanan 5.798,00 TL"nin 28/04/2014 tarihinde ödendiğini, davalıya yapılan başvuruların sonuçsuz kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.798,00 TL"nin 28.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava ... poliçesinden kaynaklanan maddi hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Bir davada taraf ehliyeti dava şartlarından (HMK m. 114/1-d) olup taraf ehliyeti ise medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür (HMK m. 50). Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m. 28). Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nda taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür (HMK m. 55; HUMK m. 41). Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması halinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir.
Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacının davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nun 124.maddesinde; “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.
Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK m. 30) ile bağdaşmaz.
Şu halde davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır. (HGK 11.09.2013 tarih 2013/14-612 E. 2013/1297 K.)
Bütün bu açıklamalar karşısında somut olay ele alındığında; mahkeme Uyap sisteminden yapmış olduğu kontrol sonucunda, davalının 29.04.2013 tarihinde vefat ettiğini tespit etmiş ve sonucunda resen celse açarak davanın husumet yönünden reddine karar vermiştir. Dava tarihinde davalı ... ölü ise de karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK"nın 124/3 maddesi gözetilerek mirasçıların davaya dahil edilip edilmeyeceği hususu hakkında davacı tarafça talepte bulunma hakkı ve talep sonucunda dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği durumu değerlendirilmeden resen celse açmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ...Ş. vekilinin tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.