23. Hukuk Dairesi 2013/9203 E. , 2014/2473 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Didim(Yenihisar) 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/10/2013
NUMARASI : 2012/342-2013/377
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu ve aidat ve gecikme zammına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bunun üzerine başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile davalının %40 oranında icra inkâr tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre; davalının takip tarihi itibariyle davacıya 1.539,00 TL aidat 5.709,15 TL gecikme faizi borcu olduğu, ancak davacının takip talebinde 3.199,53 TL gecikme faizi talebinde bulunduğu gerekçesiyle, davanın asıl alacak yönünden 1.539,00 TL"lik kısmının, gecikme zammına ilişkin taleple bağlı kalınarak 3.199,53 TL"lik kısmının kabulüne, takibin 4.738,53 TL üzerinden devamına, anapara fazlasına ilişkin kısmın reddine, davalının %40 oranında icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Dava, aidat ve faiz alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 120. maddesi ile 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu"nun 7. maddesinde, temerrüt faizi, temerrüt faizinin üst sınırı ve yürürlüğü düzenlenmiştir.
Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğindedir. Genel kurulca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK’nın m. 117. ) maddesine göre, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. Kooperatif genel kurulunca, aidatların ödenmesinde gecikme
durumunda alınmasına karar verilen temerrüt faizi, 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak kaydıyla, yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabilir.
Davaya konu aidat miktarı kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiği ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan, davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK’nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranıdır. Dolayısıyla davacı kooperatif genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Bu itibarla; hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime elverişli bulunmadığından, kooperatifler konusunda uzman yeni bir bilirkişi seçilerek ve davacı tarafa ödeme emrinde belirttiği aidatların hangi yıl, aylara ait aidatlar olduğu da açıklattırılarak ve yukarıda faizle ilgili olan yasa hükümlerine göre varsa temerrüt faizi hesabı da yapılarak, bilirkişiden açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yeterli olmayan rapora dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
3)Öte yandan; dava kısmen kabul reddedildiği ve davalı da kendisini vekille temsil ettirdiğine göre, reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.