10. Ceza Dairesi 2016/143 E. , 2016/254 K.
"İçtihat Metni"İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Ağır Ceza Mahkemesi"nin 22/05/2015 tarihli 2014/217 esas ve 2015/290 karar sayılı kararı
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
A) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER :
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık hakkında, .... Ağır Ceza Mahkemesi"nce yapılan yargılama sonucu 22/05/2015 tarihinde 2014/217 esas ve 2015/290 karar sayı ile mahkûmiyet kararı verilmiş, hüküm Cumhuriyet savcısı, sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce 24/11/2015 tarihinde 2015/4754 esas ve 2015/33035 karar sayı ile "Sanık açısından hukuka uygun olarak elde edilmiş bir uyuşturucu veya uyarıcı madde olmadığından, suçun maddi konusunun da bulunmadığı kabul edilmelidir. Bu durumlara bağlı olarak, isnat olunan suçun unsurları oluşmadığından, sanık hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması yasaya aykıdır.
Açıklanan nedenlerle; isnat olunan suçun maddî konusu olan uyuşturucu maddenin hukuka aykırı yöntemle elde edilmesi nedeniyle hükme esas alınamayacağı ve buna bağlı olarak suçun unsurunun oluşmadığı gözetilmeden, sanık hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması" sebebiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, Dairemizin bu kararına itiraz edilmiştir.
B) İTİRAZ NEDENLERİ :
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraz yazısında özetle; "önleme arama kararına dayanılarak yapılan aramada ele geçirilen uyuşturucu maddenin sonuçta bir Mahkeme kararına dayanılarak ele geçirildiği, bu nedenle delillerin hukuka aykırı yöntemle elde edildiğinin ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, sanık ya da müdafinin hiç bir aşamada arama kararının mahiyetine ve uygulanma şekline ilişkin itiraz ve yakınmada bulunmadıkları, bu durumun elde edilen delillerin sıhhati konusundaki şüpheyi ortadan kaldırdığı, diğer yandan sanığın yargılama aşamasındaki özgür iradesi ile bildirdiği tevil yollu ikrarının da suçun sübutu için yeterli olduğu, bu durumda etkin pişmanlık hükümlerinin tartışılması gerektiği, bu nedenlerle suçun sübutuna ilişkin yerel Mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmediği" belirtilerek Dairemizin bozma kararının kaldırılması ve Yerel Mahkeme hükmünün onanması istenmiştir.
C) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ :
Dairemizin itiraza konu kararının, itiraz yazısında ileri sürülen tüm nedenler tartışılıp değerlendirilerek verildiği ve kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazı yerinde görülmemiştir.
İtirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesine karar vermek gerekmektedir.
E) KARAR: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazının yerinde görülmediğine,
2- 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin 2. fıkrası uyarınca itirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE,
26.01.2016 tarihinde Üye ..."nun itirazın kabulü ile hükmün onanması gerektiğine ilişkin karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
Olay tutanağına göre, sanığın.... plakalı yolcu otobüsü ile doğu illerinden temin ettiği uyuşturucu maddeyi.... üzerinden ...."a sevk edeceğine ilişkin alınan istihbari bilgiler üzerine, söz konusu otobüs... otogarında kolluk görevlilerince durdurulmuş ve önleme arama kararı dayanak gösterilerek yapılan aramada 22 nolu koltukta oturduğu tespit edilen sanığın bagajdaki valizinde net 237 gram eroin ele geçirilmiştir.
İstihbari bilginin tek başına delil değeri yoktur. Somut olaylara dayanmayan, soyut iddia, bilgi ve tahminler, adli soruşturmanın başlatılması için yeterli görülemez. Dolayısıyle, istihbari bilgi alınmasıyla adli soruşturmanın başladığını kabul etmek mümkün olmadığı için, yapılan işlem önleyici tedbirler kapsamındadır.
Adli soruşturma Cumhuriyet savcısının olayı öğrenmesiyle başlar. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 17.10.2006 gün ve 165-213 sayılı kararında da soruşturma evresinin, suç şüphesinin Cumhuriyet savcısı tarafından öğrenilmesi ile başlayacağı kabul edilmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde soruşturma; "kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre" olarak tarif edilmiştir.
CMK"nın 160. maddesi "suçun işlendiğini öğrenen" Cumhuriyet savcısının görevini düzenlenmiş, aynı kanunun 158. maddesi ise, suça ilişkin ihbar ve şikâyetlerin Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmesini kurala bağlamış, başka mercilere yapılan ihbar veya şikâyetin gecikmeksizin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi zorunluluğunu getirmiştir. Tüm bu düzenlemeler, soruşturmanın Cumhuriyet savcısının suç şüphesini öğrenmesiyle başlayacağını ortaya koymaktadır.
Dolayısıyle; soruşturma, suçun işlendiğinin yetkili merci olan Cumhuriyet savcısı tarafından öğrenilmesiyle başlamış olacağından, olay tutanağında alındığı belirtilen istihbari bilgi, başlangıç şüphesi oluşturacak nitelikte olmayıp "tehlike" boyutunda değerlendirilmesi gereken bir bilgi olduğu için, kolluk görevlilerinin önleme arama kararı ile yaptıkları aramanın hukuka uygun olduğu düşüncesindeyim.
Ayrıca sanık, tüm aşamalarda olayı kabul etmiş, başkasından aldığı bu valiz içerisindeki maddenin eroin olduğunu bilmediğini, bunu spor ilacı olarak bildiğini belirtmiştir.
Çoğunluğun dayanak yaptığı Ceza Genel Kurulu kararlarındaki dosyalara konu olaylar, bizim olayımızdan farklı olduklarından, her olayın kendi şartları içinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Anlatılan nedenlerle, mahkemenin gerekçesi ve delilleri değerlendirmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, itirazın kabulü ile hükmün onanması gerektiği kanısını taşıdığımdan, itirazın yerinde görülmediğine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 26.01.2016