1. Hukuk Dairesi 2014/22460 E. , 2017/3072 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım, eski hale iade ve muarazanın giderilmesi isteklerine ilişkindir.
Davacı, kayden maliki olduğu dava konusu 126 ada 13 parsel sayılı taşınmaza, komşu parsel malikleri davalılar tarafından haksız yere elatıldığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yapılı-dikili şeylerin (fidan, ağaç vs) kali, muarazanın giderilmesi ve eski hale iade kararı verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalının davacıya ait taşınmaza herhangi bir müdahalesi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; meyve bahçesi niteliğinde olan 2.478,00 m² yüzölçümlü dava konusu 126 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tamamının 25.04.2008 tarihinde satış suretiyle davacı adına tescil edildiği, komşu 11 parsel sayılı taşınmazda (tarla, 1.586,00 m²) davalı ..."nın, 12 parsel sayılı taşınmazda (kirazlık, 2.180,00 m²) ise diğer davalı ..."in kayden malik oldukları, mahkemece 28.03.2012 tarihinde yapılan ilk keşif sonucu alınan 04.04.2012 tarihli bilirkişi raporunda, "A harfi ile gösterilen kırmızı renkle boyalı 121.61 m² miktarındaki kısmın zeminde 12 nolu parsel tarafından; B harfi ile gösterilen mavi renkle boyalı 157,40 m² miktarındaki kısmın ise zeminde 11 nolu parsel tarafından kullanıldığının" saptandığı, yargılama sırasında mahallinde yenileme kadastrosu yapılarak 19.03.2013 tarihinde kesinleştiği, 05.06.2014 tarihinde yapılan ikinci keşifte yenileme neticesinde oluşan planın uygulandığı, alınan 11.06.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22-A maddesi uygulama çalışmaları sonucu kesinleşmiş tescilli sınırlara göre, dava konusu taşınmaza tecavüzün bulunmadığının tespit edildiği, anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, TMK"nın 719. maddesine göre aslolan taşınmazın krokisidir, ayrıca her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir.
Somut olayda, mahallinde yapılan keşifler sonucu TMK"nın 719. maddesi gereğince alınan bilirkişi raporlarında sabit olduğu üzere, davanın açıldığı tarihte davalılara ait 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazlar, davacıya ait 13 parsel sayılı taşınmaza tecavüzlü iken, yargılama sırasında yapılan yenileme kadastrosu sonucu sınırlarda meydana gelen değişiklik nedeniyle tecavüzün ortadan kalktığı, davanın konusuz kaldığı sabittir.
Hal böyle olunca, yargılama sırasında davanın konusuz kaldığı gözetilerek karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve buna göre yargılama giderlerinin dava tarihindeki haklılık durumuna göre değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.