8. Hukuk Dairesi 2010/2300 E. , 2010/5485 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
...ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair . Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 09.02.2010 gün ve 523/45 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, hibe ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle 238 ada 134 parselin davalı Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanıma elverişli yerlerden olmadığını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 238 ada 134 parselin tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu parsel, 439,67 m2 yüzölçümüyle senetsizden ceddinden intikalen ve taksimen ...’nın yirmi yılı aşkın süredir zilyetliğinde bulunmakta iken 1998 yılında hibe ettiği belirtilmek suretiyle davacı-torunu ... adına ev ve arsa vasfıyla 21.5.2003 tarihinde tesbitle, bilahare yapılan incelemede sit alanında kaldığı gerekçesiyle komisyonun 5.12.2005 tarihli kararıyla tesbitin iptali ile Hazine adına tesbitine karar verilmiş; davacı ...’ın Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltmek suretiyle taşınmaz üzerinde bulunan binanın tesbit tutanağında gösterilmediği iddiasıyla açtığıKadastro Mahkemesinin 2008/ 481 Esas sayılı tesbite itiraz davasında bilahare ıslah dilekçesiyle dava Hazineye de yöneltilerek komisyon kararının iptali ile adına tescil talep edilmiş ise de, 29.1.2009 tarih 2008/481 Esas ve 2009/18 Karar sayılı hükümle ıslah yolu ile hasım değiştirilemeyeceği gerekçesiyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ve hüküm temyiz edilmeksizin 17.6.2009 tarihinde kesinleşmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenine dayalı TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın İzmir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14.2.1996 tarih ve 5576 nolu kararı ile sit alanı olarak belirlenen yerlerden olduğu bildirilmiştir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 11.maddesinin ilk metninde derece ayrımı yapılmaksızın sit alanlarının koşulları oluştuğu takdirde kazanılması mümkün bulunmakta idi. 27.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5226 sayılı Kanunun 5.maddesiyle 2863 sayılı kanunun 11.fıkrasında yer alan koruma alanları ibaresinden sonra gelmek üzere “sit alanları” sözcüğü eklenmiş ve bu tarihten itibaren sit alanlarının da kazanılması yasaklanmıştır. Ancak 30.5.2007 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 22.05.2007 tarihli 5663 sayılı kanunla 11.maddenin 2. cümlesi değiştirilmiş, “ ancak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez” hükmüne yer verilmiştir. 11.maddenin değişik son şekline göre Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarının iktisabı mümkün değildir. Bunlar dışında kalan arkeolojik sit alanları ile doğal sit alanlarının kazanma koşulları oluştuğu takdirde kazanılması ve tescili mümkün olmaktadır. Görüldüğü üzere zilyetlikle kazanma bakımından hüküm değiştirilmiş, zilyetler lehine yeni bir düzenleme getirilmiştir. Bu durumda uyuşmazlığın değişik bu hüküm çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekir. Somut olayda mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Nizalı taşınmazın bulunduğu yerde arkeolog bilirkişi eşliğinde keşif yapılmamış ve dava konusu taşınmazın kaçıncı derece arkeolojik sit alanında bulunduğu belirlenmemiştir. Mahkemece yapılacak iş, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin sit alanı olarak belirlenmesine ilişkin ilgili karar, kroki ve eklerini eksiksiz getirtmek, taşınmazın bulunduğu yerde teknik bilirkişi ve arkeolog bilirkişi ile keşif yapmak, ilgili karar ve harita krokilerini uygulatmak, dava konusu taşınmazın hangi tür ve kaçıncı derece sit alanında olduğunu tesbit etmek, taşınmaz üzerinde birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlığı bulunup bulunmadığını belirlemek zilyetlikle iktişap şartlarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durmak, ondan sonra tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirmek ve sonucuna göre karar vermek olmalıdır. Eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA 11.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.