MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın eş tarafından tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı erkek eş, dava dilekçesinde davalı kadın eşin adresini bildirmemiş, mahkemece, adrese ilişkin dava dilekçesindeki eksikliğin tamamlanması için davacıya süre verilip (HMK. m. 119/2), sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, dava dilekçesi, davalı kadının mernis adresine tebliğe çıkarılarak, bu adreste muhatapla daimi birlikte ikamet ettiğini beyan eden kayınvalidesinin imzasına tebliğ edilmiştir. Mahkemece aldırılan 5.12.2013 tarihli davalı kadın eş sosyal ve ekonomik durum araştırmasında “adreste kayınvalidesinin ikamet ettiği, kadının ise ... mah .... nolu sokak No:2 B blok Daire 15 adresinde kendisine ait evde oturduğu tespit edilmiştir. Mahkemece ön inceleme duruşma gününü bildirir davetiye ise yine mernis adresine Tebligat Kanunun 21/2. maddesine göre yapılmıştır. Davalı kadın eş ön inceleme duruşmasına katılmamış, davacı erkek eş ön inceleme duruşmasına gelerek davalının mernis adresinde oturmadığını bu adreste kendi annesinin oturduğunu, davalının kolluk tarafından tespit edilen adreste oturduğunu beyan etmiştir. ..., tebligatın, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılmasıdır (Teb.K. m. 10/1). Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır (Teb.K.m.10/2). Bu durumda davalıya bilinen adresinde tebligat yapılması imkanı bulunduğu sürece mernis kayıtlarındaki adrese tebligat yapılamaz (TK md. 10). Bu bakımdan davalıya dava dilekçesinin ve ön inceleme duruşmasına çağrı davetiyesinin tebliği usulsüzdür. Dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden ve yasal cevap süresi beklenmeden icra edilen ön inceleme duruşması da usule uygun sayılamaz. Davalıya, dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden cevap ve savunmalarını bildirme imkanı tanınmadan yürütülen yargılama hukuki dinlenilme hakkını (HMK. m. 27) ihlal eder. Bu bakımdan davalıya savunma ve ispat hakkı tanınmadan hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair bölümlerinin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 26.02.2015 (Prş.)