1. Hukuk Dairesi 2014/22639 E. , 2017/3050 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davalı ... hakkındaki davanın reddine, davalılar ..., ... ve ... İnşaat Şirketi hakkındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalılar ... ve ... hakkındaki davanın vekaletnamenin hile ile alınıp kötüye kullanıldığı ve davalı ..."ın iyi niyetli olmadığı iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile reddine; diğer davalı Şirket ve ... hakkındaki dava bakımından ise davacının edimini yerine getirmesine rağmen satış vaadi sözleşmesine konu dairenin bir başkası adına kayıtlı olması nedeniyle ifa imkansızlığı doğduğundan satış vaadine konu dairenin bedelinin tahsiline ilişkin verilen karar Dairece "...baba oğul olan davalılar ... ve..."nın birlikte iş yaptıkları ve davalı ... Sanayi ve Turizm Ticaret Limited Şirketi"nde davalılardan Tuncay"ın ortak davalı ..."nın ise müdürü olduğu, müteahhitlik işi ile uğraştıkları, dava dışı... Konut Yapı Kooperatifi"ne ait 38895 ada 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazlara davalı ... Sanayi ve Turizm Ticaret Limited Şirketi"nin 19.03.2008 tarihli Gayrımenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ile kat karşılığı inşaat yapmayı üstlendiği, satış vaadine konu 6 nolu (1. normal katta bulunan ön cepheli sol taraftaki ) dairede dahil olmak üzere bir kısım bağımsız bölümlerin yüklenici davalı şirkete devrinin kararlaştırıldığı, ancak edim ifa edilmediğinden kooperatif tarafından sözleşmenin feshedildiği, inşaatın da yeni yüklenici tarafından yapıldığı, 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazların 18.08.2008 tarihinde tevhit edildiği 10 nolu parselin oluşmasından sonra 04.02.2010 tarihinde kat irtifakı tesis edildiği, mahallinde yapılan uygulama neticesinde teknik bilirkişinin raporunda davacıya satışı vaadedilen dairenin 10 sayılı parseldeki 12 nolu daire olduğunun belirtildiği ve bu daire kooperatif adına kayıtlı iken 05.10.2011 tarihinde 3. kişiye devredildiği, bu haliyle davalı şirketin davacıya taahhüt ettiği 6 (12) nolu dairenin daha işin başında, sözleşmenin yapıldığı aşamada davacıya devrinde objektif imkansızlık bulunduğu, dolayısıyla 25.06.2008 tarihli gayrımenkul satış vaadine konu sözleşmenin geçersiz olduğu,öte yandan 26.06.2008 tarihli protokol hükümlerine göre de 37225 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki davacının payının devrinin protokolün tarafı olan davalı şirkete yapılması gerekirken vekalet görevi kötüye kullanılarak davalı şirket alacaklısı diğer davalı ..."a davacıyı zararlandırma kastı ile yapıldığı,davalı ..."ın ilk el konumunda ve aynı zamanda olayı bilen ve bilebilecek konumda olduğu düşünüldüğünde, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan da yararlanamayacağı açıktır. Belirlenen bu olgular ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, somut olayda vekalet görevinin kötüye kullanıldığının kabulü zorunludur.Hal böyle olunca; tapu iptal ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalılar ..., ... ve ... İnşaat Şirketi’ne karşı açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin sair temyiz itirazları açıklanan nedenden dolayı yerinde değildir, reddine.
Ancak bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK 297/2. maddesinde “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır.
Ne var ki, mahkeme kayıt maliki olmayan davalılar yönünden de tapu iptal ve tescil isteminin kabulüne şeklinde kurulan hükmün infaz kabiliyeti bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, 37225 ada 5 parsel sayılı taşınmazın iptale konu 139/684 payın sadece davalılardan ...’a ait olduğu gözetilmeden, tapu kayıt maliki olmayan davalılar ... ve ... İnşaat Şirketi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken HMK"nun 297/2 maddesine ve doğru sicil oluşturma ilkesine aykırı şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.