10. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/2809 Karar No: 2018/6201 Karar Tarihi: 28.06.2018
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/2809 Esas 2018/6201 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2018/2809 E. , 2018/6201 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Asıl ve birleşen dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyarak, ilamında belirtildiği şekilde asıl dava yönünden karar verilmesine yer olmadığı ve birleşen dava yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava; 12.06.2007 tarihinde gerçekleşen kazada vefat eden sigortalı hak sahiplerine bağlanan gelir ve sosyal yardım zammı nedeniyle uğranılan Kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Yasa"nın 26. maddesi olduğu belirgindir. Mahkemece verilen kararda birleşen dava yönünden yerindeyse de asıl dava yönünden verilen karar mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümler, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. HMK’nın 294. maddesinin üçüncü fıkrasında ise “Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Nitekim, aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.03.2008 gün ve 2008/15-278 Esas, 2008/254 Karar; 21.10.2009 gün ve 2009/9-397 Esas, 2009/453 Karar; 07.05.2014 gün ve 2013/4-1121 Esas, 2014/626 Karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince, mahkemenin bozulan ilk kararında "asıl ve birleşen dava davalıları aleyhine açılan rücuan tazminat davasının kabulüne;” karar verilmesine karşılık, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 07.12.2017 tarih 2017/8697 sayılı bozma kararına uyarak verilmiş kararında birleşen dava yönünden davanın reddi kararı yerindeyse de asıl dava yönünden dairenin bozma kararı kapsamı dışında kalan asıl dava yönünden yeniden hüküm kurulmaması isabetsiz olup, mahkemece "...... hakkında açılan 2012/92 Esas sayılı dosya temyiz edilmeden kesinleştiğinden bu dava hakkında yeni bir hüküm tesisine yer olmadığına," şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.