11. Hukuk Dairesi 2016/13232 E. , 2017/2047 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 6. Tüketici Mahkemesi’nce verilen 30/06/2015 tarih ve 2015/349-2015/872 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin 01.02.2006 tarihli kredi sözleşmesi uyarınca davalı Banka"dan kredi çektiklerini, davalının toplam 33.600 TL tutarındaki dosya masrafını müvekkillerinden tahsil ettiğini, müvekkillerinin bu kesintilerin iadesi için açtığı davada diğer dekontların mahkemeye ibraz edilmesine rağmen işbu davada dava konusu ettikleri 10.05.2016 tarihli dekontu sunmadığını, sözleşmede dosya masrafı alınacağına dair bir hükme yer verilmediğini, bu şekilde alınan bedellerin müzakere edilmediğini, matbu sözleşmeye istinaden masraf kesilemeyeceğin ileri sürerek 8.400 TL"nin alındığı tarihten itibaren bankaların mevduata uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu bedelin müzakere edilerek taraflarca kararlaştırıldığını, sözleşmede komisyon bedeli tahsil edileceğinin hükme bağlandığını, tahsil edilecek tutarın da geri ödeme planında gösterildiğini, aradan geçen uzun süre sonunda geri istenmesinin iyi niyetle bağdaşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı Banka tarafından, davacı tüketiciden kesinti yoluyla tahsil edilmiş olan 8.400 TL"nin sözleşmenin uygulanması sürecinde davalı Banka tarafından yapılması gereken, ayrıca bir emek, zaman, hizmet ilişkisi gerektirmeyen mutad iş ve işlemlerden olduğu, kesinti miktarlarının makul bulunmadığı, zorunlu gider niteliği taşımadığı, kayıt ve hesap özetine, dekonta geçirilse de, fatura-belge niteliğinde kayıtlar olmadığı, verilen kredi ve hizmet karşılığı faiz ve zorunlu gider dışında alınması zorunlu masraflardan olmadığı, sözleşmede davacı tüketici imza ve taahhüdü olsa bile haksız şart niteliğinde aleyhine olduğundan geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 8.400 TL"nin dava tarihinden başlayacak yasal faizleriyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesi uyarınca tahsil edilen dosya masrafının iadesine ilişkindir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 2"nci maddesinde, kapsamının tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar olduğu açıklanmış, 3/1-l bendinde tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklinde, aynı Yasa"nın 3/1-k bendinde ise tüketici; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” şeklinde tanımlanmıştır.
6102 sayılı TTK"nın 4/f bendinde ise “Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının” ticari dava sayılacağı, 5/1"inci maddesinde de asliye ticaret mahkemelerinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesi Genel Kredi Sözleşmesi olup, davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan geri ödeme planında kredinin türü “İşletme Kredisi” olarak gösterilmiştir.
Görev hususu kamu düzeninine ilişkin olup, yargılamanın her safhasında re"sen gözetilmelidir. Bu itibarla, mahkemece, davacıların kredi kullanımı esnasında mesleki amaçla hareket ettiği, uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklanan ticari dava niteliğinde olduğu, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un uygulanmasını gerektirir bir hususun bulunmadığı nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.