10. Hukuk Dairesi 2016/7667 E. , 2018/6193 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalı ... San. A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 21.07.2012 tarihli iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirin rücuan tahsili istemine ilişkin olup davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21. maddesidir.
5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir davranışı sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği, 4. fıkrasında, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği belirtilmiştir.
Bu tür rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğu, ilgili ceza dosyası ile varsa hak sahipleri tarafından açılmış tazminat dosyaları celbedilip incelenip, dosya içeriğindeki tüm deliller birlikte takdir olunarak ve özellikle derdest ceza dosyasındaki kusur ile bu davadaki kusur raporları arasındaki çelişkiler de giderilerek belirlenmeli; kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, tarafların kusur oran ve aidiyetleri işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerden alınacak bilirkişi raporu uyarınca saptanmalıdır. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 5510 sayılı Kanunun 21., 4857 sayılı Kanunun 77., İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
Yukarıda anlatılanlar ışığında somut olaya dönüldüğünde, mahkemece ilgili ceza dosyası celp edilip, cezada mahkum olanlara bir miktar kusur verilip, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması verilenlerin cezasının kesinleşmediği de dikkate alınarak ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu gözetilmek suretiyle yeniden konusunda uzman bilirkişi heyetinden kusur raporu alınarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ile davalı ... San. A.Ş. vekillerinin bu yönlerini amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 28.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.