8. Hukuk Dairesi 2010/4129 E. , 2010/5469 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.11.2009 ( Ek Karar 13.01.2010) gün ve 334/189 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili, duruşmasız incelenmesi ise davalılardan ... ve müşterekleri vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.11.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davalılar ... ve ... bizzat geldiler. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; davalılardan ... ve müştereklerinin miras bırakanı olan ve 1942 yılında ölen ... adına tapuda kayıtlı bulunan 2433 ada 9 ve10 parsel sayılı taşınmazların 30 yıldan beri vekil edeninin tasarrufu altında bulunduğunu, buna rağmen davalılardan ... tarafından ... mirasçılarına yönelik olarak Üsküdar 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde TMK.nun 713/2. maddesine dayanılarak açtığı tapu iptali ve tescil istekli davanın sonunda verilen 2005/272 Esas, 2006/263 Karar sayılı hüküm gereğince; 2433 ada 10 parsel sayılı taşınmazın ... adına tescil edildiğini, Güzide adına olan kaydın yolsuz tescile dayandığını açıklayarak 2433 ada 9 parselin ..., 2433 ada 10 parselin de ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile bu taşınmazların vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş; dava konusu 10 parselin 2.3.2010 tarihinde ... ve ...’a tapu kaydı gereğince satıldığı belirlenince yeni maliklere yönelik olarak ve satışın muvazaalı olduğuna dayanılarak Üsküdar 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin 2007/81 Esas sayılı dava dosyası eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Davalılardan ... ve müşterekleri vekili, TMK.nun 713/2. maddesinde düzenlenen edinmeye ilişkin şartların davacı lehine oluşmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Birleşen davanın davalıları vekili ise; dava konusu 2433 ada 10 parsel sayılı taşınmazın vekil edenleri tarafından bedeli ödenerek tapu kaydı uyarınca satın alındığını belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ... yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, ... hakkındaki davanın davanın açıldığı tarihte kayıt maliki olmaması nedeniyle reddine, 9 parsel yönünden ... mirasçıları aleyhine açılan davanın kabulüne ve 10 parsel yönünden birleşen davanın reddine karar verilmesi üzerine; birleşen davanın reddine ilişkin hüküm bölümü davacı vekili, kabule yönelik hüküm bölümü ise, davalılardan ... ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hüküm Asliye Hukuk Mahkemesince verilmiştir. HUMK.nun 432.maddesi hükmüne göre temyiz süresi onbeş gündür. Aynı kanunun 434.maddesinin 2.fıkrası hükmüne göre, temyiz isteği harca tabi ise harcın yatırıldığı tarihte yapılmış sayılır. Somut olayda, hüküm davalılardan ... ve müşterekleri vekiline 2.2.2010 tarihinde tebliğ edilmiş, davalılar vekili tarafından verilen temyiz dilekçesi 19.4.2010 tarihinde hakimlikçe havale edilmiş, alınması gerekli temyiz harçları 20.4.2010 tarihinde tahsil edilmiştir. Davalılar vekili, hükmün kendisine usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini, zira yurtdışında olduğu dönemde ekli vergi levhasından da anlaşılacağı üzere yeni adresi yerine eski adresine yapılan tebligatın geçerli bir tebligat sayılamayacağını, hükümden yeni haberdar olması nedeniyle temyizin süresi içinde bulunduğunu ileri sürerek temyiz isteğinde bulunmaktadır. Temyiz dilekçesine eklenen vergi levhasında, davalılar vekilinin iş yeri adresi "... Ada ... Sitesi Daire: 10 ..." olduğu açıklanmakta ise de, temyiz dilekçesinde belirtilen adres "Halitağa Caddesi No:32/24 Kadıköy / İstanbul" adresidir. Hüküm, 14.5.2007 hakim havale tarihli cevap dilekçesinde belirtilen bu adreste “Adreste kimsenin bulunmaması üzerine komşusu ...’ndan soruldu. Muhatabın kapalı olduğunu beyan etti. Evrak Rasim Paşa Muhtarlığına teslim edildi. 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı. Muhataba haber verilmek üzere ...’na bilgi verildi” açıklamasıyla 2.2.2010 tarihinde tebliğ edilmiştir. 13.1.2010 tarihli hüküm davalılar vekilinin yüzüne karşı verildiğine ve davalılar vekili adres değişikliğini mahkemeye bildirmediğine göre; 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesine uygun biçimde yapılan tebligatın usulsüz olduğu ileri sürülemez. Açıklanan nedenlerle hükmün tebliğ edildiği 2.2.2010 tarihinden temyiz harçlarının alındığı tarihe kadar 15 günlük temyiz süresi geçmiş bulunmaktadır. Süresinden sonra yapılan temyiz istemi geçersizdir.
Davalılar ... ve müşterekleri vekilinin temyiz isteminin sürenin geçmiş olması nedeniyle ve HUMK.nun 432.maddesi hükmü uyarınca REDDİNE,
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; uyuşmazlık konusu 2433 ada 10 parselin öncesinin 807 ada 1 parsel olduğu ve 9.5.1980 tarihinden beri ... adına paylı mülkiyet hükümleri uyarınca tapuda kayıtlı bulunduğu, daha sonra 10.11.1989 tarihinde yapılan imar düzenlemesi sonucunda bağımsız parsel olarak ... adına yeniden tescil edildiği ve ... tarafından açılan dava sonunda verilen Üsküdar 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/272 Esas ve 2006/263 Karar sayılı kesinleşmiş hükmü uyarınca ... adına tescil edilen taşınmazın 2.3.2007 tarihinde satılması sonucunda dava konusu olan ve birleşen davanın konusunu oluşturan sicilin oluştuğu anlaşılmıştır. Davacı vekili, tapulu taşınmaz üzerinde 20 seneyi aşkın süreden beri vekil edeninin var olan zilyetliğine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. İleri sürülüş biçimine göre; davanın TMK.nun 713/2. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin bulunduğu konusunda bir duraksama bulunmamaktadır.Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK.nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede; “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir. Dosya arasında bulunan mirasçılık belgesi ve nüfus kayıtlarında, dava konusu taşınmazın önceki kayıt maliki olan ...’ın 3.8.1942 tarihinde öldüğü anlaşıldığına göre; böyle bir yerin yasal koşulları bulunduğu takdirde davacı tarafından kazanılması ve tapuya tescil edilmesi mümkündür. Somut olayda dinlenen davacı tanıkları; dava konusu 10 nolu parselin sınırında yer alan ve davacıya ait binanın bulunduğu 9 nolu parselin önündeki arsa olduğunu, davacının bu arsayı zaman zaman tavuklarını ve koyunlarını koymak suretiyle kullandığını açıklamışlar başkaca bir tasarruf şekli konusunda bilgi vermemişlerdir. Dosya içerisinde bulunan ve dava konusu yere ait olduğu ileri sürülen fotoğraflara göre de, 10 nolu parsel üzerinde ekili, dikili ve yapılı fiili hakimiyeti gösteren bir bulgu bulunmamaktadır. Dava konusu bu taşınmazın zilyetlik iddiasında bulunan davacı tarafından etrafının çevrildiği, bağımsız bir taşınmaz haline getirilerek sahiplenildiği ve bir başkasının bu yerden yararlanmasına engel olacak bir eylemin varlığı ileri sürülüp kanıtlanabilmiş değildir. Bu durumda; davacıya ait binanın önünde bulunan üzerinde ekili dikili veya yapılı ekonomik değer taşıyan hiç bir şey barındırmayan, doğal haliyle durmakta olduğu anlaşılan davaya konu taşınmaz üzerinde sadece koyunlarını ve tavuklarını koymak suretiyle var olduğu ileri sürülen başkaca bir fiili hakimiyet içermeyen tasarruf şeklinin kazanmayı sağlayan ekonomik amaca uygun bir kullanım şekli olduğundan söz edilemeyeceğine göre; 10 nolu parsele ilişkin olarak açılan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu durumda, taşınmazın hükmen adına tescilini sağlayan ...’ün bu yer üzerinde yeterli ve geçerli bir tasarrufunun olup olmamasının davacıyı ilgilendiren bir yönü olamayacağı da açıktır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunmadığından reddi ile dava konusu 2433 ada 10 nolu parsele yönelik olarak verilen redde ilişkin hüküm bölümünün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı davacıya ait 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna ve 2.686,20 TL"nin de istek halinde temyiz eden davalılar ... ve müştereklerine iadesine 09.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.