13. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/6342 Karar No: 2014/7538 Karar Tarihi: 17.03.2014
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/6342 Esas 2014/7538 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2014/6342 E. , 2014/7538 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı bankadan kullandığı kredi nedeni ile kendisinden haksız olarak tahsil edilen 2.525 TL’nin iadesi amacıyla davalı banka hakkında ilamsız icra takibi yaptığını ancak davalının icra takibine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibe konu alacak yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacının temyiz itirazına gelince; davacı eldeki davada, kredi sözleşmesi kapsamında haksız olarak tahsil edilen bedellerin iadesine yönelik icraitakibine vaki itirazın iptali ile % 20 icra inkar tazminatı istemiş, mahkemece davanın kabulüne, takibe konu alacak yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. İİK 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce icra inkar tazminatına hukmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında odeme emrine itiraz etmesı alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. Ayrıca alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte yada bilmesi gerekmekte, boylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan bu yasal kurallar ve ilkeler ışığında alacağın likit olduğunun kabulü zorunlu olup, mahkemece asıl alacak üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hukmedilmesi gerekirken, yanlış degerlendirme sonucu istemin reddedilmıs olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden usulün 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte belirtilen nedenle, davacının temyiz itirazının kabulü ile, temyiz olunan hükmün karar bölümünün (2) nolu bendinde yer alan "Takibe konu alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine" cümlesinin hükümden çıkarılmasına; yerine "Davacı lehine asıl alacağın yüzde 20"si oranında inkar tazminatı takdirine" sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 17.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.