8. Hukuk Dairesi 2016/6273 E. , 2019/2045 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, duruşma istemi duruşma pulu verilmediğinden ret edilip, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı üçüncü kişi vekili; 15.10.2014 ve 30.10.2014 tarihli hacizler esnasında mülkiyeti müvekkili şirkete ait malların haczedildiğini öne sürerek istihkak iddialarının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, üçüncü kişi şirketin "...kardeşler Ayakkabı" olarak faaliyet gösterirken, ortaklarının çocuklarının ise "... Ayakkabı" olarak faaliyet gösterdiğini, bu şekilde aile şirketleri kurarak alacaklılardan mal kaçırdıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, üçüncü kişi şirketin yetkilisi ile borçlu şirketin yetkilisi ve eski ortakları arasında akrabalık bağı olduğu, her iki şirketin adlarının ve faaliyet konularının benzer olduğu, dava konusu hacizler sırasında borçlu şirket yetkilisi ve eski yetkilisine ilişkin kartvizitlerin bulunduğu, mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olup üçüncü kişinin karinenin aksini kesin ve güçlü delillerle ispatlayamadığı, iki şirket arasında alacaklılardan mal kaçırmak gayesi ile muvazaalı işlemler yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu hacizlerin, borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmadığı, üçüncü kişi şirketin borçlu şirketten önce 1996 yılında kurulduğu, kuruluş tarihinden beri haciz adresinin üçüncü kişi şirketin ticaret sicil kayıtlarında yer alan adresi olduğu, davalı alacaklı tarafça her ne kadar haciz esnasında camlı masanın iç kısmında bulunan ve üzerinde "... ... Başkan" ve "... ... " yazılı iki adet kartvizitin borçlu şirket yetkilisi ve eski yetkilisine ait olduğu iddia edilmiş ise de üçüncü kişi vekilince kartvizitlerin müvekkili şirket ortaklarının akrabaları olup borçlu şirketin eski ortağı ile aynı ismi taşıyan ... odası başkanı ... ... ile ibraz ettikleri vergi levhası uyarınca kartvizit üzerinde yer alan ve farklı bir adreste faaliyet gösteren borçlu şirket yetkilisi ile aynı ismi taşıyan kişiye ait olduğu iddia edilmiştir.
Buna göre, iki şirket ortakları arasında akrabalık ilişkisinin olması ve faaliyet konularının aynı olması tek başına, mülkiyet karinesinin borçlu lehine işletilmesi için yeterli değildir. Somut olayda mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olup davanın İİK"nin 96. maddesi gereğince üçüncü kişi tarafından açılması ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmaz. Mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.
Davalı alacaklı tarafından delil olarak gösterilen takip dosyası mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli değildir.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın kabulü yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nin 366 ve 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 27.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.