Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/4337
Karar No: 2010/5464
Karar Tarihi: 09.11.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/4337 Esas 2010/5464 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/4337 E.  ,  2010/5464 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali, Tescil ve Katkı Payı Alacağı

    ... ile Bilgin Şengün aralarındaki tapu iptali, tescil ve katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 19.11.2009 gün ve 640/470 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davalı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.11.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz edenlerden davalı ... vekili Avukat ... geldi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü:
    KARAR

    Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilerek davalı eş adına kayıtlanan dava dilekçesinde ada ve parsel numaraları yazılı olan pek çok taşınmaz bulunduğunu, vekil edeninin davalıya ait bu mal varlığının edinilmesine 1970 yılından beri Almanya’da çalışması karşılığında elde ettiği gelirlerle katkıda bulunduğunu ileri sürerek taşınmazların davalı adına olan kayıtlarının iptali ile taşınmazların yarı hissesinin alımlar sırasında değerlerinin yarısını üstlenen vekil edeni adına tapuya tesciline; bu mümkün olmadığı taktirde taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin yarı bedeline karşılık olmak ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.850.000.000 lira alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiş, daha sonra ıslahla isteğe konu alacak miktarını 155.450,00 YTL’ye çıkarmıştır.
    Davalı ... vekili ise, davacının 1970 yılından beri Almanya’da çalıştığına ilişkin iddianın doğru olduğunu, ne var ki davacının çalışmaları karşılığında elde ettiği gelirleri ailesine yardım etmek, Türkiye’de ve Almanya’da taşınmaz edinmek suretiyle harcadığını, bu nedenle dava konusu olan ve vekil edenine ait bulunan mal varlığının edinilmesine katkı sağlamadığını, bundan ayrı tarafların 1990 yılından beri fiilen ayrı yaşadıklarını, tarafların ayrı yaşamaya başladıkları 1990 yılından sonra edinilen taşınmazlara katkı yapıldığının ileri sürülemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, “ davanın tapu iptali ve tescil talebi yönünden reddine, katkı payına yönelik talebin kısmen kabulü ile 58.866,21 liranın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine....” karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümü davalı vekili, fazlaya yönelik istemin reddine dair bölümü ise davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar 12.6.1966 tarihinde evlenmiş ve Almanya’da görülen boşanma davası sonunda verilen ve 2.9.2000 tarihinde kesinleşen yabancı mahkeme ilamı ile boşanmışlardır. Bu boşanma ilamının Torbalı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/330 Esas ve 2001/214 Karar sayılı kesinleşmiş hükmü uyarınca tenfizine karar verilmesi üzerine de durum tarafların nüfus kayıtlarına işlenmiştir. Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; dava konusu olan taşınmazların tamamının evlilik birliği içinde ve mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu evrede edinilerek davalı eş adına kayıtlandıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığın 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerektiği hususunda duraksama bulunmamaktadır. 743 sayılı TKM.nin yürürlükte olduğu eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli bulunduğu dönemde karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Eşlerden birinin edindiği mala diğer eşin doğrudan maddi bir katkısı yoksa bu talep kabul edilemez. Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre tarafların 1970 yılından beri Almanya’da yaşadıkları, çalıştıkları, düzenli ve birbirine yakın gelir elde ettikleri anlaşılmaktadır.
    Her ne kadar davalı vekili dava konusu taşınmazların edinilmesine davacının hiçbir katkısının olmadığını ileri sürmekte ise de, düzenli olarak çalışan ve davalıya yakın bir gelire sahip bulunan davacının katkısının olmadığı düşünülemez. Davalı, davacının elde ettiği gelirleri ailesine harcadığını da herhangi bir belge veya tanık beyanları ile kanıtlayabilmiş değildir. Davacının evlilik birliği içinde edindiği anlaşılan 1512 parsel, dayanağını oluşturan kadastro tutanağındaki açıklamalara göre davalının hibesi sonucu davacı adına tespit ve tescil edilmiştir. 114 ada 33 parsel ise 30.3.1979 tarihinde edinilerek paylı mülkiyet hükümleri uyarınca taraflar adına tescil edilmiştir. Almanya’da edinilen taşınmazlara ilişkin belgelere göre, bu taşınmazların da taraflar adına paylı mülkiyet hükümleri uyarınca kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının, davacının elde ettiği geliri, kendi adına kayıtlı taşınmazların edinilmesinde kullandığına ilişkin savunmasına değer verilemez. Taraflar arasındaki uyuşmazlık 1.1.2002 tarihinden önceki döneme ait katkı payı alacağı isteğine ilişkin bulunduğuna göre; katkı payı alacağının belirlenmesinde dava konusu taşınmazların dava tarihinde sahip oldukları değerlerin esas alınmasında da usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
    Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıda belirtilen hususlar dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
    Tarafların 1970 yılından beri düzenli olarak çalıştıkları ve birbirine yakın gelirlere sahip oldukları anlaşıldığına ve davalı kocanın 743 sayılı TKM.nin 152. maddesi uyarınca aileyi geçindirme yükümlülüğü de dikkate alındığında davacının katkısının davalının katkısından daha fazla olacağı açık bulunmakta ise de; dava dilekçesinde, davacının “ dava konusu taşınmazların alımında değerinin yarısını üstlendiği” açıklamasına yer verilmiştir. Bu açıklama açıkça hakkın sınırlandırılması anlamına gelir. Dava dilekçesinde saklı tutulan fazlaya ilişkin hak, dava açılırken dava konusu taşınmazların tahmini değerlerinin verilmesi ve daha sonra bilirkişi tarafından yapılacak incelemede fazla çıkması halinde bilirkişinin tespit ettiği değerlere göre talebin arttırılabileceğini anlatmaya ilişkin bulunduğuna göre, davacının katkı payı oranının %50 den fazla olduğu kabul edilemez.
    Bundan ayrı; davalı vekili 15.7.2004 günlü dilekçede tarafların 1990 yılından beri ayrı yaşadıklarını belirterek dava konusu bu iki taşınmaza davacının katkısının olmadığını savunmuştur. Sözü edilen dilekçe 15.7.2004 günlü oturumda davacı vekiline tebliğ edildiğine ve bu savunmaya karşı süresi içinde karşı konulmadığına göre; davalı vekilinin savunmasının dikkate alınması gerekir. Boşanmaya ilişkin Regensburg Aile Mahkemesinin 27.7.2000 tarih 004 F 01079/99 sayılı hükmünde, tarafların 1991 yılından boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ayrı yaşadıkları belirtilmektedir. Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; dava konusu taşınmazlardan İzmir İli Torbalı İlçesi dahilinde bulunan 6 ada 70 parsel sayılı taşınmaz 25.12.1992 tarihinde, İzmir İli Menderes İlçesi Gümüldür Beldesi dahilinde bulunan 2210 ada 8 parsel sayılı taşınmaz ise 29.12.1992 tarihinde davalı tarafından edinilmiştir. Tarafların ayrı yaşamaya başladıkları tarihten sonra edinildiği anlaşılan bu iki taşınmazın edinilmesine, aynı evi ve yaşamı artık paylaşmayan davacının nasıl ve ne şekilde maddi olarak katkı sağladığı açıklanıp kanıtlanmadığına göre; bu iki taşınmaza yönelik davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmelidir.
    Kabule göre de; dava dilekçesinde yazılı miktar bakımından dava tarihinden, ıslahla arttırılan miktar bakımından da ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekirken, kabul hükmüne konu 58866,21 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş olması doğru değil ise de, bu konuda açık temyiz olmadığından bu duruma sadece değinilmekle yetinilmiş ve açıklanan nedenle bozma sebebi yapılmamıştır.
    Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle kısmen yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün kabule ilişkin bölümünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve istekleri halinde 17,15 TL peşin harcın temyiz eden davacıya, 794,70 TL peşin harcın da davalıya iadelerine 09.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi