11. Hukuk Dairesi 2015/14462 E. , 2017/2034 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/10/2014 tarih ve 2013/276-2014/211 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin "..." ibaresini içeren tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki 2011/23253 no’lu, "..." ibareli marka başvurusuna yapılan itirazın reddedildiğini oysa, davalı marka başvurusunun müvekkili markaları ile benzer olup, iltibasa sebebiyet vereceğini ve aynı zamanda müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını ileri sürerek, ... ...’in 2013-M-6038 sayılı kararının iptali ile tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, ... kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, markalar benzer olmadığından iltibasa sebebiyet vermeyeceğini, davacının markalarından haksız yarar sağlanacağına yönelik iddialarının da yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı marka başvurusunda yer alan 38 ve 41. sınıftaki hizmetlerin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki hizmetlerle aynı veya aynı tür olduğu, işaretler yönünden yapılan incelemede ise, "... ..." ibareli marka başvurusunda dikkat çeken ilk unsurun “...” ibaresi olduğu ve ayırt ediciliğinin bulunduğu, öte yandan her ne kadar davacı markalarında "..." ibaresi asıl unsur ise de, bu ibarenin dilimize de geçmiş yaygın kullanımı bulunan bir kelime olduğu ve bütün mal ve hizmetler bakımından bir şekilde avantajlı, diğerlerine göre daha iyi, daha olumlu anlamı içermesi nedeniyle ayırt ediciliğinin yüksek olduğundan söz edilemeyeceği, anılan ibarenin bankacılık ve finans, kredi kartı hizmetleri yönünden belirli bir kullanımla anılan sektör çerçevesinde tanınmışlık ve kullanımla ayırt edicilik sağladığı ancak bu tanınmışlığın tüm mal ve hizmetler bakımından etkisi olacak biçimde koruma sağlamasının düşünülemeyeceği zira başvuru kapsamında yer alan çekişmeli 38 ve 41. sınıflardaki hizmetlerin davacı markasının tanınmışlığının söz konusu olduğu hizmetlerden tamamen farklı olup, çekişmeli .../...
hizmetlerin ortalama tüketicileri bakımından davacının avantaj ibaresini kullandığı hizmetlerle bir ilişkilendirme yapılmak suretiyle karıştırma ihtimalinin ortaya çıkmasına neden olacak bir faktör olarak kabul edilemeyeceği, başvuruya ilave edilen "..." sözcüğünün dilimizde belli bir anlamı olması da dikkate başvuruya yetirince ayırt edicilik ve davacının tanınmış markalarından uzaklaşma sağladığı, 556 sayılı KHK"nın 8/4 m. şartlarının da somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 11.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.