18. Hukuk Dairesi 2015/18277 E. , 2015/16688 K.
"İçtihat Metni"Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Altınözü Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2014
NUMARASI : 2012/36-2014/23
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Davacı vekilinin davalılar E.. F.., H.. F.., M.. F.., A.. F.., S.. F.., R.. F.., İ.. F.., U.. F.., yönünden temyiz talebinin incelemesinde;
Davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığından, hükmolunan temyize konu miktar, karar tarihi itibariyle 1.890,00 TL"nı geçmemektedir.
HUMK.nun 5219 Sayılı Yasa ile değişik 427. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca miktar veya değeri 1.890,00 TL.yı geçmeyen kararlar kesin olduğundan miktar yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2-Davacı vekilinin davalı yönünden ve davalılar vekilinin temyiz taleplerinin incelemesinde;
Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
Şöyle ki;
A-Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 11.maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmaz malın kamulaştırma (dava) tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmektedir. Bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler ve uygulanacak kapitalizasyon faizi yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşır. Mahallinde yapılan keşif sırasında bu yönde herhangi bir tespit yapılmamış, bilirkişi raporunda sulama kaynağı gösterilmeden sulu arazilerde uygulanan ürün münavebesi (buğday ve pamuk) ve verilere %6 kapitalizasyon faizi esas alınarak değer biçilmiştir.
./..
-2-
2015/18277-16688
Mahkemece taşınmazın sulu olup olmadığı,sulu ise kaynağı gösterilerek sulamanın ne şekilde yapıldığı taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, dereden sulanıyorsa bu suyun kendi doğal akışı ile mi yoksa özel bir pompalama ya da başka bir sistemle mi taşınmaza ulaştığı, yapılan sulamanın başkasının taşınmazındaki bir kuyudan yapılıyor olması durumunda bu sulamanın daimi ve geçerli kabul edilebilmesi için kaynak üzerinde dava konusu taşınmaz lehine bir irtifak hakkı kurulmuş olması gerektiğinden bu hususun varlığı ve suyun yeterliliği vb. gibi hususlar da ayrıntılı bir biçimde araştırma yapılarak belirlenmeden, pompajla sulama varsa bunun için yapılacak giderlerin de üretim masraflarına ilave edilmesi gerektiği de düşünülmeden sulu tarım arazisi ürün münavebesi uygulanmak ve sulu verileri alınmak suretiyle değerlendirme yapan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması,
Kabule göre;
B-Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında, iklim koşulları, arazinin topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu (büyük yerleşim yerlerine uzaklığı vb) gözönünde tutulduğunda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerle benzer nitelikte olan, ülkemizin değişik yörelerindeki (değeri önemli şekilde etkileyen kanıtlanmış, farklı ve özel bir faktör bulunması hali hariç) sulu tarım arazilerinin değerlendirilmesinde kapitalizasyon faiz oranı %5 olarak uygulandığı halde, bilirkişi kurulunca sulu tarım ürün münavebesi uygulandığı halde dava konusu taşınmazın değerinin belirlenmesinde kapitalizasyon faiz oranının %6 alınması,
C-2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Bu itibarla dosya içerinde bulunan veri listesi ile geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen veri listesi arasında farklılıklar bildirilmiş olmakla farklılıkların ilçe gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğünden sorularak giderilmesi ve buna göre değerlendirme yapılması gerekirken; geri çevirme kararı üzerine getirtilen veri listesine göre pamuğun verimi 550kg/da, buğdayın yan ürünü samanın 450kg/da iken sırayla 580kg/da ve 750kg/da alınmak, pamuğun satış fiyatı 1.15TL iken 1.20TL alınmak, sulu şartlarda buğdayın üretim gideri 340TL/da, pamuğun 677,75TL/da iken sırayla 275TL/da ve 578TL/da alınmak suretiyle veriler arası çelişki de giderilmeden kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi,
D-Dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki mevcut ipoteğin, tespit edilen kamulaştırma bedeline yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi,
./..
E-Kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tesciline ilişkin davaların niteliği gereği davada kendisini vekil ile temsil ettiren taraflar yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Ayrıca;
F-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tesbiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla, tespit edilen kamulaştırma bedelinden acele kamulaştırma dosyasında tespit edilen bedelin mahsubu ile bakiye kamulaştırma bedeline, dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 18.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Karşılaştırıldı A.Ç.