Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/3947 Esas 2018/10987 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3947
Karar No: 2018/10987
Karar Tarihi: 05.11.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/3947 Esas 2018/10987 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2017/3947 E.  ,  2018/10987 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, davalının kiracı olduğu dönemde taşınmaza zarar verdiğini , bu konuda tespit yaptırdığını, başlatılan icra takibine itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir .
    Davalı, iddiaların doğru olmadığını, yeri tahliye ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir .
    Mahkemece, değişik iş dosyasında alınan rapora itiraz edilmesi nedeni ile rapordaki miktarın kesinleşmemiş olduğu, bu konunun yargılamayı gerektirmesi nedeniyle kesinleşmemiş miktar yönünden takip yapılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
    6100 sayılı HMK.nun 400-406.maddeleri (1086 sayılı HUMK.nun 368-374. maddeleri) gereğince, delil tespitinde, "Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir."
    Delil tespitinin konusunu maddi vakıalar oluşturur ve bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarı davacı lehine kazanılmış hak doğurmaz. Yani delil tespiti kesin delil niteliğinde değildir.
    Somut olayda davacı, kiracısının taşınmaza zarar verdiği iddiası ile önce delil tespiti yaptırmış, bu dosyaya sunulan bilirkişi raporunda zarar miktarı belirlenmiş, bilirkişi raporuna davalı itiraz etmiş, davacı da anılan zararını tahsil amacı ile davalı aleyhine icra takibine girişmiş, davalının ( borçlunun ) itirazı ile icra takibi durmuş, davacı da eldeki itirazın iptali davasını açmıştır. Davacının, delil tespiti dosyasına sunulan bilirkişi raporunda belirlenen zararını tahsil etmek amacı ile alacak davası ya da itirazın iptali davası açması arasında bir fark yoktur. Diğer bir anlatım ile gerekçede yeralan yargılamanın gerektiği sözü doğrudur, ancak yargılamayı mahkemenin eldeki itirazın iptali davasında yapması gerekmektedir.
    Mahkemece, taraf delilleri değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.