Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/14431
Karar No: 2017/9093
Karar Tarihi: 19.12.2017

Resmi belgede sahtecilik suçunda vasıf değişikliği ile özel belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/14431 Esas 2017/9093 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2017/14431 E.  ,  2017/9093 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik suçunda vasıf değişikliği ile özel belgede sahtecilik
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Bozmaya uyularak ve bozma kararı sirayet ettirilerek yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 19.12.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

    MUHALEFET ŞERHİ

    Daire çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık önceki hükmü temyiz etmeyen sanığın karar tarihi itibariyle 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 325. maddesi gereğince lehe yapılan bozmanın sirayeti sonrasında kurulan yeni hükmü temyiz etme hak ve yetkisinin bulunup bulunmadığı noktasındadır.
    1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibariyle uygulanması gereken "hükmün bozulmasının diğer maznunlara sirayeti" başlıklı 325. maddesi "hüküm cezanın tatbikinde kanununa muhalefet edilmesinden dolayı muznun lehine olarak bozulmuş ve bozulan cihetlerin temyiz talebinde bulunmamış olan diğer maznunlarada tatbiki kabil olursa bu maznunlar dahi temyiz talebinde bulunmuşcasına hükmün bozulmasından istifade ederler" şeklinde bir düzenleme içermekte olup benzer düzenlemeyi 5271 sayılı CMK"nın "hükmün bozulmasının diğer sanıklara etkisi" başlıklı 306. maddesinde de görmekteyiz.
    Çok sanıklı dosyalarda sanıkların her biri birbirlerinden bağımsız olarak kanun yoluna başvurma hakkına sahiptir. Kural olarakta sanıklardan birinin verilen karara karşı kanun yolu başvurusu diğer sanıklar hakkında verilen hükümleri kapsamaz. Kanun yoluna başvurulmayan diğer sanıklar hakkında verilen hüküm kanun yoluna başvurma için öngörülen sürenin sonunda kesinleşir bu durum davasız yargılama olmaz ilkesinin bir sonucudur. Ancak temyiz kanun yolu bakımından gerek 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun"da gerekse 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun"da ilgili hükümlerdeki koşullar oluştuğu takdirde temyiz edenler lehine oluşacak durumdan temyiz yoluna başvurmayan, süresinden sonra başvuran veya temyize başvurmakla beraber başvurusu kabul edilmeyen sanıklarında yararlanmaları kabul edilmiştir. Buna: bozmanın sirayeti, bozma kararının genişleme yada teşmili (yayılma) etkisi denilmektedir.
    Bu düzenlemeyle hükmü temyiz etmeyen veya temyiz süresini geçiren sanığa lehe bozma sonrası sirayet suretiyle bozmanın sonuçlarından yararlanma konusunda istisnai bir hak tanınmıştır. Bu şekilde hükmü temyiz etmeyenler ile temyiz talebi red edilenlerin temyiz edilenlerden daha ağır bir ceza ile cezalandırılmalarını önlemek ve oluşabilecek ceza adaletsizlikleri ile hukuki çelişkleri gidermek suretiyle hukuka olan güveni sağlamak amacı güdülmüştür. Ancak, bu madde ile ilk hükmü temyiz etmeyenlere yeni bir temyiz hakkı sağlandığını kabul etmek doğru olmaz. Bu durum hukuk düzeninin öngörülebilirliği düşüncesi ile bağdaşmaz. Yasa koyucu belirsizliği gidermek ve öngörülebilirliği sağlamak için temyiz hakkını belli sürelerle sınırlandırmıştır. Aksi takdirde hükmü temyiz etmeyen sanıklara hükmü temyiz eden sanıkların temyizlerinden yararlanmak suretiyle sonu nerede biteceği belli olmayan yeni temyiz hakları tanınmış olur. Dolayısıyla gerek 1412 sayılı CMUK"nın 325. maddesi ve gerekse CMK"nın 306. maddesindeki düzenlemeleri dar yorumlamak gerekir. Bunun sanıkların savunma haklarının kısıtlanması ile de ilgisi yoktur. Sanık yargılama sürecinde savunmasını yapmış hakkında hüküm verilmiştir. Sanık temyiz hakkını ya hiç kullanmamış ya da süresini geçirmiştir. Buna rağmen aynı davada yargılanan diğer sanıkların temyizi ile hükmün lehe bozulması üzerine sirayet nedeniyle sanığa ceza miktarı açısından istisnai bir hak sağlanmaktadır. Bunu genişletici yoruma tabi tutarak ilk hükmü temyiz etmeyen sanığa yeniden temyiz hakkı tanımak hukuki süreçte belirsizliğe yargılamanın uzamasına ve adaletin geç tecelli etmesine sebebiyet verecektir. Öğretide bu husus tartışılmış ve ortaya iki farklı görüş çıkmıştır. Bir kısım teorisyenler bozmanın sirayetinden faydalanan sanıkların bozmadan sonraki verilecek hükmüde temyiz edebilecekleri fikrini savunurken, diğer bazı teorisyenler (Nurullah Kunter, Feridun Yenisey, Ayşe Nuhoğlu, muhakeme hukuku dalı olarak ceza muhakemesi hukuku 18. baskı sayfa 1771) İlk hükmü temyiz etmeyip sirayetten yararlanan sanıkların bozmadan sonraki hükmü temyiz etme hususunda ilk hükmü temyiz etmişcesine faydalanma haklarının bulunduğunun kabul edilmesinin doğru olmayacağını savunmuşlardır.
    Ayrıca, ilk hükmün başka bir sanığın temyizi üzerine lehe bozulması sonrası sirayet nedeni ile kurulan ikinci hükmün ilk hükmü temyiz etmeyen sanık tarafından temyiz edilemeyeceğine dair yasaklayıcı herhangi bir yasa hükmünün bulunmaması da bu yolun açık olduğunun kabulünü gerektirmez. Bir konuda açık bir düzenleme olmaması o yolun açık olduğu anlamına gelmez. O takdirde Yüksek Mahkeme kararlarına ve içtihatlarına bakmak gerekir. Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun İstikrarlı Uygulamaları temyiz hakkının bulunmadığını ortaya koymaktadır.
    Nitekim hükmü temyiz eden sanıkların temyizi üzerine hükmün lehe bozulması ve mahkemece bu karara uyulması halinde sirayet nedeniyle temyiz etmeyen sanıklarında ceza miktarı açısından bozmadan yararlanabileceği ancak sirayetten yararlanan sanıkların verilen ikinci hükmü temyize hakları bulunmadığı, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12/07/1948 tarih 163-121 sayılı, 07/12/1987 tarih 322-588 sayılı 03/12/1990 tarih 1990/6-218 Esas 1990/322 Karar sayılı ve en son 31/01/2017 tarih ve 2016/13-982 Esas 2017/29 Karar sayılı ilamları ve Yargıtay Ceza Dairelerinin sayısız kararlarında duraksamasız bir şekilde kabul edilmektedir. En son Ceza Genel Kurulu kararı çok yakın tarihlidir. Karar tarihi itibari ile henüz üzerinden bir yıl bile geçmemiştir. Aksine hareket 1948 tarihinden bu tarafa bütün Ceza Genel Kurulu kararları ve Yargıtay Ceza Daireleri kararlarında istikrarlı bir şekilde uygulanan bu uygulamaların dikkate alınmaması anlamına gelir. Hukukta istikrar önemlidir. Hukuka güvenin oluşması uygulamalardaki istikrar ile gerçekleşmektedir. Ortada bir yasal değişiklik yokken sanığın temyizinin neden kabul edildiği gerekçeleri ile ortaya konularak karşılama yapılmadan salt sanık lehine hareket duygusu ile yerleşik Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarına aykırı karar vermek hukuka olan güveni zedeler, keyfilik düşüncesini akla getirebilir. Bundan hukuk düzeni zarar görür. Sanıklarda bundan etkilenir. Bu nedenlerle sayın çoğunluğun bozmadan önceki ilk hükmü temyiz etmeyen sanığında lehe bozma ve sirayetten sonra temyiz hakkının yeniden dirildiği ve bozma sonrası verilen hükmü temyize hakkı olduğu yönündeki görüşüne katılmadığımı ve temyiz isteminin Reddi gerektiği düşüncesinde olduğumu saygıyla arz ederim.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi