10. Hukuk Dairesi 2018/2996 E. , 2018/6149 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan ... Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 25.01.2012 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucunda sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir ile yapılan masraf ve ödemelerden oluşan Kurum zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunudur.
İşveren veya üçüncü kişiye karşı açılan davalarda 5510 sayılı Kanunun 21. maddesine göre rücu alacağından sorumluluk belirlenirken kural olarak, işveren yönünden 1. fıkraya göre gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile yargılamada yöntemince hesaplanacak gerçek (maddi) zarar karşılaştırması yapılıp düşük (az) olan tutar esas alınmalı, üçüncü kişi bakımından 4. fıkra gereğince gerçek zarar gözetilmeksizin gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı benimsenmeli ve bunlara kusur oranları uygulanmalı ise de işveren ve üçüncü kişinin birlikte taraf olarak yer aldığı, başka anlatımla aynı anda 1. ve 4. fıkralara dayalı uyuşmazlıklarda, fıkralarda yer alan hükümlerin nasıl anlaşılması ve giderek ne şekilde uygulama yapılması gerektiği önem arz etmektedir.
Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığına uğramasına birden çok kişinin birlikte kusurlarıyla neden olmaları durumunda, anılan 50. ve 51. maddeler (6098 sayılı Kanunun 61. ve 62. maddeleri) gereğince teselsül hükümleri kapsamında bu kişilerin birlikte sorumlulukları vardır ve 146. maddeye (6098 sayılı Kanunun 62. maddesine) göre, kendi payından fazlasını ödeyenin diğer müteselsil borçlulara karşı rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla, her bir borçlu yönünden kusurlarına karşılık gelen miktar ayrılmaksızın teselsül kurallarına göre sorumluluklarına karar verilmelidir. İş kazası veya meslek hastalığına birlikte sebebiyet veren sorumluların işveren ve üçüncü kişi olması durumunda ise, işverenden istenebilecek gerçek zararı aşmayan gelirin ilk peşin sermaye değerinin işveren(ler) kusuru karşılığı ile ilk peşin değerli gelirin yarısının üçüncü kişi kusuru karşılığını oluşturan tutar toplamından işveren, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısının müteselsil sorumluların toplam kusuruna karşılık gelen tutarından da üçüncü kişi sorumlu tutulmalıdır.
Daha açık anlatımla, işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutar, 1. fıkra gereğince kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri x işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin 4. fıkraya göre sorumlu olacağı tutar (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı x üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar olmalı, kanun koyucunun getirdiği “gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı” sınırlaması karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerekmektedir. Bu yaklaşım ve uygulama, işvereni, iç ilişkide üçüncü kişiye rücu edemeyeceği miktarı Kuruma ödemek zorunda bırakmadığından da hakkaniyete uygundur.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve ilkeler ışığında, somut olay değerlendirildiğinde: mahkemece işveren yönünden davalıların toplam kusuru olan % 90 oranı esas alınmak hüküm tesis edildiği, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi 1. ve 4. fıkralarına göre hesaplama yapılmaksızın fazlaya hükmedildiği görülmüştür. Mahkemece yapılması gereken;
Davalı işverenin kusur oranının %80, üçüncü kişi diğer davalı ...’ın kusur oranının % 10 olarak tespit edildiği gözetildiğinde, işverenin üçüncü kişi ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağı tutarın; 5510 sayılı Kanunun 21/1. fıkrası gereğince kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (sigortalıya bağlanan ve gerçek zararı aşmayan gelirin ilk peşin sermaye değeri 23.774,45 TL x işverenin kendi kusur oranı % 80=) 19.019,56 TL, üçüncü kişinin 4. fıkraya göre sorumlu olacağı tutar (sigortalıya bağlanan ve gerçek zararı aşmayan gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı 11.887,22 TL x üçüncü kişi davalı ...’ın kusur oranı % 10 = ) 1.188,72 TL, bu miktarların toplamı (19.019,56 TL + 1.188,72 TL= ) 20.208,28 TL olarak hesaplanması ve kararın davalılardan ... tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle davacı Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak karar verilmesinden ibarettir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hükmün 1-2-3-ve 4. bentlerinin silinerek yerine ;
1-Dava konusu toplam 28.753,92 TL Kurum zararının; 20.208,28 TL peşin sermaye değerli gelir, 4.675,62 TL geçici iş görmezlik ödeneği ve 2.681,30 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 27.565,20 TL’nın davalılardan müştereken ve müteselsilen, 1.118,72 TL peşin sermaye değerli gelirin ise davalı ...’dan gelirlerde gelir bağlama onay, masraf ve ödemelerde sarf ve tediye tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Alınması gereken 1.964,18 TL. ilam harcından 1.882,97 TL"nin davalılardan müştereken müteselsilen, bakiyesinin davalı ...’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı Kurumun sarfettiği toplam 812,00 TL yargılama giderinden 778,43 TL"nin davalılardan müştereken müteselsilen, bakiyesinin davalı ...’dan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, varsa sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa ödenmesine,
4–Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan ... gereğince hesaplanan 3.450,47 TL nispi vekalet ücretinin 3.307,82 TL’nın davalılardan müştereken müteselsilen, bakiyesinin davalı ...’dan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5- Davalı ... Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan ... gereğince 1.188,72 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... Mak. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine" bentlerinin yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı şirkete iadesine, 28.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.