15. Hukuk Dairesi 2019/1846 E. , 2020/31 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı; taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca ... Üniversitesi Merkez Kampüsü Alt Yapı İnşaatı işiyle ilgili alt temel yapımı ve plentmiks temel yapılması işinin davalı şirket tarafından üstlenildiğini, davalı şirketin imzalamış olduğu taşeron sözleşmesi kapsamında üstlenmiş olduğu işi tamamlamamasından doğan 26.296,00 TL borcunu ödememesi üzerine ...20. İcra Dairesi"nin 2013/2305 Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine itiraz etmiş olduğundan davalı şirketin itirazının iptâli ile kötü niyetli davalı aleyhine alacağın %20"sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafa davalı şirketin borcu olmadığı, tam tersi yapmış olduğu imalâtlar sebebiyle alacağının olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davacı tarafın takip tarihi itibariyle davalıdan 26.296,00 TL alacaklı olduğunun kabulüyle, davalı tarafın... İcra Müdürlüğü"nün 2013/2305 Esas sayılı takip dosyasına vakî itirazının 26.296,00 TL asıl alacak yönüyle iptâline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz yürütülmesi suretiyle takibin kaldığı yerden devamına, kabul edilen alacağın %20 nispetinde hesaplanan 5.259,20 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu"nun 67/II. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin mümkün olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK"nın 07.06.2006 tarihli ve 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu alacağın mevcut olup olmadığı ile mevcut bir alacağın tespit edilmesi bilirkişi raporu da alınmak suretiyle yapılan yargılama sonucu belirlenmiştir. Alacak miktarının likit olmadığı, bilirkişi raporuyla belirlendiği hallerde borçlunun takibe itirazında haksız olduğu kabul edilemez. Bu durumda likit bir alacak bulunduğundan söz edilemeyeceğinden mahkemece icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamıştır. Kararın bu nedenle bozulması gerekirse de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının 2. nolu hüküm fıkrasının karardan çıkarılarak, yerine 2 nolu bent olarak "Davacının koşulları oluşmayan icra inkâr tazminat talebinin reddine" cümlesinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davalıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 13.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.