10. Hukuk Dairesi 2017/6589 E. , 2018/6141 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti ve prime esas kazanç tutarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyarak ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili ve davalı şirket tasfiye memuru tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun Geçici 7/1. maddesi atfı ile 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup, anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
İncelemeye konu somut olayda, davacı davalı Tasfiye Halinde ... Gümrük Müşavirliği Limited Şirketi işyerinde 01.08.1996-15.08.2007 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının ve prime esas kazanç tutarının tespiti talebinde bulunmuştur. Mahkemenin ilk kararında davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın Dairemizce bozulması üzerine yapılan yargılamada, bozma ilamında; davacının kabulle çakışan biçimde 11.06.1996 tescil - 03.02.2000 terk şeklinde esnaf ... sigortalısı sayıldığı, 23.12.1999 ve 31.01.2000 tarihlerinde prim ödeyen davacıya 3 yıl 7 ay 22 gün hizmet verildiği ve anılan hizmetin davalı şirket ortaklığından kaynaklandığı hususları irdelenmeksizin yine ilk karar gibi davanın kısmen kabulüne hükmedildiği anlaşılmıştır.
Davacının 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığının başladığı tarihte yürürlükte bulunan anılan Kanunun 24. maddesindeki düzenleme ile “Kanunla ve Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; … Limited Şirketlerin Ortakları …” sigortalı sayılmışlardır. Anılan Yasanın 25. maddesi gereğince, zorunlu sigortalı kabul edilen şirket ortaklarının sigortalılıkları, şirketlerle ilgisi kalmayanların, çalışmalarına son verdikleri veya ilgilerinin kesildiği tarihten itibaren sona erer. Dairemizin yerleşmiş görüşlerine göre de, kural olarak limited şirket ortakları az sayıda olmaları nedeniyle kendi işini yapan kimse konumunda oldukları için, 1479 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalı sayılırlar. Başka bir deyişle bunların ortağı oldukları limited şirketteki çalışmaları, hizmet akdine değil, vekalet akdine dayalıdır ve 506 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemez. Bu kuralın istisnası, Limited Şirket ortağı, başka işyerlerinde hizmet akdine göre çalışmışsa, o taktirde 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayılabilir.
Bu itibarla, davacının ortağı olduğu limited şirket yanından bildirimi yapılan dönemde 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olmasının mümkün olmadığı gözetilerek uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekili ve davalı şirket tasfiye memurunun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı şirkete iadesine, 28.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.