14. Hukuk Dairesi 2015/15508 E. , 2016/2080 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.01.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 23.02.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı, paydaşı olduğu 17 sayılı parselin dava dışı paydaşlarının paylarını satış yoluyla davalıya devrettiklerini noter bildirimi ile öğrendiğini, gerçek satış bedelinin daha düşük olmasına rağmen önalıma engel olmak için muvazaalı olarak 320.000,00 TL gösterildiğini ileri sürerek, önalım nedeniyle payın adına tescilini istemiştir.
Davalı, bedelde muvazaa bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı, davacı ... dava dışı üçüncü kişiler dava konusu 17 parsel sayılı taşınmazda paydaştır. Fen bilirkişisinin 23.12.2014 günlü raporuna ekli krokide taşınmazda birden fazla binanın bulunduğu tespit belirtilmiştir. İnşaat bilirkişisinin 09.03.2015 tarihli raporunda da birden fazla binanın bulunduğu tespitine yer verilmiştir. Davalı vekili temyiz aşamasında taşınmazda fiili taksimin bulunduğunu ileri sürmüştür. Fiili taksim yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden dikkate alınarak araştırma yapılması gerekir. Somut olayda taşınmazda fiili taksimin bulunup bulunmadığı araştırılmadan hüküm kurulmuştur. Bu nedenle, taşınmazın paydaşlarca özel olarak taksim edilip edilmediğini, davacı ... davalıya pay satan paydaşların kullanımında bulunan bir yer olup olmadığı ile satılan bu kısım hakkında davacının hak iddia edip etmediği yapılacak keşif ile saptanmalıdır. Ayrıca, bu saptamaları izlemeye uygun bilirkişi rapor ve krokisinin düzenlettirilmesi gerekir.
Mahkemece, eksik araştırma ile yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 1.350,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.