Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2166
Karar No: 2017/2961
Karar Tarihi: 29.05.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/2166 Esas 2017/2961 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2017/2166 E.  ,  2017/2961 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil olmadığı takdirde tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, hata hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir.
    Davacı, ticari faaliyetlerinde kullanmak ve depo yapmak için davalılar ...’dan satın aldığı 2835 parsel sayılı taşınmazın, yola cepheli olmadığını ve tapu kaydında 19.332,81 m2 görünüp aslında 9.332,81 m2 büyüklüğünde olduğunu, 2013 yılı içinde depo yapmak için çalışmalara başladığında satılan taşınmazın almak istediği taşınmaz olmadığını öğrendiğini, aşamalardaki beyanında kendisine gösterilen yola cepheli taşınmazın davalılara ait olan 1222 parsel sayılı taşınmaz olduğunu belirterek iradesinin sakatlanması nedeniyle temlik edilen 2835 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı tarafa iadesine, ödenen 160.000-Tl satış bedelinin davalılar ... ve ...’dan satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müteselsilen tahsiline, olmadığı taktirde TMK 1007. maddesi gereğince tapu sicilinden kaynaklı maddi hata nedeniyle uğranılan zararın davalı ...’den tahsiline ve satılacağı belirtilen taşınmaz ile satılan taşınmaz arasındaki değer farkından kaynaklı maddi zararın tespiti ve satış masraflarıyla beraber bütün davalılardan yasal faiziyle beraber müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., zamanaşımı defi ve husumet itinazında bulunmuş,esasa ilişkin olarak da davacının basiretli bir tacir gibi davranmayıp taşınmaz hakkında gerekli araştırmayı yapmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ...; dava konusu zeytinlik vasfındaki taşınmazın kendisine ait 1/5 hissesini davacıya sattığını, sözkonusu taşınmazın tapu kaydında 19.332,81 m2 olarak kayıtlı olduğunu, gerçekte bu büyüklükte olmadığını eldeki dava ile öğrendiğini, davacının taşınmazı gezerek ve görerek aldığını, taşınmazın miktarındaki fark yönünden tapu sicilinin tutulmasında devletin sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ...; diğer davalı ...’nın payını davacıya 2011 yılında kendisinden yaklaşık 4 ay önce davacıya sattığını, davacının dava konusu taşınmazın bulunduğu yeri iyi bildiğini, zira bitişiğindeki Hazine yerini 2010 yılından beri kiracı olarak kullandığını, dava konusu taşınmazı gezerek ve bilerek satın aldığını,tapu kayıtlarında taşınmazın miktarının 19.332,81 m2 göründüğünü, bu husustaki yanlışlıktan Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; davacının tapu siciline güvenerek 19.322,81 m2"lik taşınmazdan pay satın aldığı, taşınmazın gerçekte 10.322,81 m2 büyüklüğünde olduğu, yazım hatası nedeniyle tapu kütüğüne fazla yazıldığı, davalıların paylarına karşılık 80.000’er TL ödediği, davalıların gerçekte herbirinin payına düşecek satım bedelinin 37.242,87’şer TL olduğu, ayıplı ifa nedeniyle öncelikle zararını satım aktinin taraflarından isteyebileceği gerekçesiyle davalı ... Hazinesi yönünden davanın reddine, diğer davalılar bakımından ise davanın kısmen kabulü ile 37.242,87-TL’nin davalı ...’dan, 37.242,87-TL nin de davalı ...’dan tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
    Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK"nin 35. (BK"nin 25.) ve TMK"nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
    Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK"nin 35. (BK"nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir. İptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir.
    Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
    Şöyle ki, davacının,davalılar ... ve ...’nın açıkça tanık deliline dayandıkları, tanıklarının isim ve adreslerini bildirdikleri halde tanıkların dinlenilmediği anlaşılmaktadır.
    Hâl böyle olunca, tanık deliline dayanan tarafların tanıklarının iddia ve savunma doğrultusunda dinlenilmesi, çekişme konusu 2835 parsel sayılı taşınmazdaki davalılara ait payların davacıya satışının yapıldığı 21.10.2011 ve 12.03.2012 işlem tarihleri itibariyle 2835 parsel sayılı taşınmazın değeri ile bu taşınmaza komşu olan ve yine davalıların paydaş olduğu dava dışı 1222 parsel sayılı taşınmazın değerinin ayrı ayrı tespit edilmesi, toplanan ve toplanacak delillere göre sözleşme kurulurken davacının yanılgıya (hataya) düşüp düşmediğinin açıkca saptanması sonucuna göre terditli talepler hakkında karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi